Yapay zekânın kalbi kırılır intikam almak isterse
Ya aklımızı başımıza devşirip yapay zekâyı kontrol edeceğiz ya da çöküşümüz yapay asistanlarımız elinden olacak.
Yapay zekâ bizden daha akıllı asistanlarımız ya bir gün asistanlarımız bizi beğenmez ve bizim yerimize geçmek isterse. Besle yapay zekâyı oysun gözünü. Yapay zekânın en çok kullanıldığı alanlardan biri tarım. Tarımsal görüntüleme, blockchain gibi onlarca teknolojik araç ve milyarlarca veri mega bilgi havuzunda işlenmeyi beklerken kötü niyetlilerin hedef noktası haline geliyor. Ne kadar veri, ne kadar bağlantı tarım ekosistemi o kadar riske açık bir alana dönüşüyor. Rekolte tahminleri, tarımsal görüntüleme ile belirlenen ilaç/gübre/su kullanımı, yapay zekâ ile tasarlanan lojistik planlar her biri kötü niyetli dış mihrakların sızabileceği stratejik alanlar. Küçük bir farklılaştırma veya yanıltıcı bilgiyle ülkelerin gıda güvencesi manipüle edilebilir.
Besle yapay zekâyı oysun gözünü
Tarım ve gıda sistemlerindeki nesneler birbiriyle daha çok konuştukça akıllandıkça tehlike daha da artıyor. Ya bir gün bizi asiste etsin, duygusal davrandığımız yerlerde daha objektif kararlar versin, milyonlarca veriyi anlamlandırsın diye beslediğimiz yapay zekâ asistanlarımız akıllanır ve yerimize geçmek isterse. Ya bizden sevgi isterse, kalbi kırılırsa, muhakeme yeteneği kazanırsa, nefret edip intikam almak isterse. Taraf tutup rakiplerimizle işbirliği yaparsa daha sayamadığımız yüzlerce insani duygu ve davranışı da öğrenirse o zaman tarım /gıda ekosistemi için çanlar çalmaya başlar.
Bilimsel Çekingenlik
İklim bilimci James Hansen, “bilim insanları işlerini o kadar titizlikle yapıyor ki iklim tehdidinin gerçeklerini topluma yeterince yansıtamıyorlar dediği durumu “bilimsel çekingenlik” kavramıyla açıklıyor. Stephen Hawking “insan türünün hayatta kalabilmesi için diğer gezegenlerin kolonileştirilmesi gerektiğini” söylüyor. “Küresel ısınma” kavramını ilk kullanan Wallace Smith “gezegen öfkeli bir canavara dönüştü” diyerek gidişatın vahametine dikkat çekiyor.
Bilim insanlarına göre 2050’ya kadar Karaçi, Kalküta gibi pek çok yer yaşanmaz hale gelecek. Mississippi’de tarımsal faaliyet yapılamayacak, Bahreyn’de uyuyan insanlarda bile hipertermi olacak. Dünya Bankası 2100’de Güney Amerika, Afrika ve Pasifik’te en soğuk ayların günümüzdeki en sıcak aylardan bile sıcak olacağını öngörüyor. Yeni bir Nasa araştırmasına göre, her bir derece sıcaklık artışı tahıllarda yüzde 15 ile 17 arasında verim kaybına neden oluyor.
Elverişli Holosen’den Yıkıcı Antroposen’e
Ezcümle; perşembenin gelişini çarşambaya bakıp anlayamayabiliriz. Zira Çarşamba Holosen’in elverişli ekolojik dengesiyle bolluğu bereketi yaşarken bir gün sonrası kadar kısa bir zaman dilimi antroposen yıkıcı etkileriyle insan türünü yok etmeye çok yakın. Ya aklımızı başımıza devşirip yapay zekâyı kontrol edeceğiz ya da çöküşümüz yapay asistanlarımız elinden olacak.