Suça Sürüklenen Çocuklar mı, Yoksa Biz mi Onları Sürükledik?
Bugün devlet “suça sürüklenen çocuklar” için yeni düzenleme hazırlığında…
Ama soruyorum size: Bu çocuklar suça mı sürükleniyor, yoksa biz mi onları oraya itiyoruz?
Her gün bir yenisi duyuluyor; daha 13 yaşında bir çocuk elinde bıçakla,
15 yaşında biri çete çatışmasında…
Bir bakıyorsun madde bağımlısı olmuş,
bir bakıyorsun ailesi dağılmış.
Biz sadece “suça sürüklenen çocuk” diyoruz ama, aslında o çocuklar hayattan dışlanmış, sevgisiz büyümüş,
ekmeğin, merhametin, sıcak bir evin kokusunu unutan çocuklar.
Şimdi hükümet yeni bir adım atıyor.
Amaç; cezayı artırmak değil, rehabilitasyona ağırlık vermek.
İşte asıl doğru olan da bu!
Çünkü cezayla değil, şefkatle iyileşir bir çocuk.
Kapatmakla değil, kucaklamakla kazanılır.
Elbette suç işleyen çocuk korunamaz;
ama onu suça iten şartları da yok sayamayız.
O çocukların çoğu dağılmış ailelerden geliyor, kimsesiz büyüyor, hayatın yükünü sırtında taşıyor.
O yüzden bu düzenleme sadece çocukları değil, aileleri de sorumlu kılmalı.
Çocuk ilk hatasında uyarılmalı,
ama anne baba da “benim çocuğum yapmaz” deyip sıyrılmamalı.
Devlet, okul, mahalle, toplum…
Herkes elini taşın altına koymalı.
Çünkü o çocuklar bizim geleceğimiz.
Bugün görmezden geldiklerimiz,
yarın karşımıza “suç makinesi” olarak çıkıyor.
Çocuğu kurtarmak bir ülkeyi kurtarmaktır.
Toplum, çocuklarını kaybettiği gün geleceğini de kaybeder.