Dolar 37,9128
Euro 40,9709
Altın 3.798,17
BİST 9.659,48
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 14°C
Yağmurlu
Bursa
14°C
Yağmurlu
Çar 16°C
Per 16°C
Cum 17°C
Cts 18°C

Vefa maskesi altında siyasetin çürümüş yüzü, doyumsuzluğun sonu var mı?

29 Mart 2025 14:19

Vefa’nın siyasetteki iflası doyumsuzluğun saltanatı, Siyaset, bir hizmet aşkı, bir dava sorumluluğu olmaktan çıkıp gösterişin, rantın ve iktidar hırsının sahnesine dönüştüğünde, geriye kalan yalnızca bir yozlaşma tiyatrosudur.

Son zamanlarda bazı siyasilerin “vefa” adı altında düzenlediği iftar sofraları, bu yozlaşmanın en çarpıcı örneklerinden biri. Peki, bu sofralarda dağıtılan yemekler, gerçekten vefanın sembolü mü, yoksa siyasi nüfuzun bir gösterisi mi?

“Bakın ne kadar kalabalığım!” Siyaseti
Bu iftarların altında yatan asıl niyet, “bakın ben ne kadar güçlüyüm, bu kadar insanı peşimden sürükleyebiliyorum” deme çabasıdır. Halkın açlığını, yoksulluğunu, samimi inancını istismar ederek kendi ikbalini büyütmeye çalışan bu zihniyet, siyaseti bir hizmet vasıtası olmaktan çıkarıp bir saltanat aracına dönüştürüyor.

Peki, bu insanların geçmişte yedikleri, çaldıkları yetmedi mi? Doyumsuzluklarının sınırı yok mu? Halkın sırtından zengin olup lüks içinde yaşayanlar, bir de üstüne kendilerini “halkın lideri” diye pazarlıyor. Oysa gerçek davaya inananlar, malıyla canıyla mücadele ederken, bu tipler servetlerine servet katıp siyaseti bir kariyer planına dönüştürüyor.

Yalakalık kültürü ve siyasetin omurgasızlığı
Bu düzende yükselmek isteyenlerin omurgasız olması gerekiyor. Çünkü gerçekten onurlu, ilkeli insanlar, bu kirli oyunun bir parçası olmayı reddeder. Ancak bazıları için iki fotoğraf karesinde boy göstermek, makam kapısında kuyruk olmak, bir ömür boyu sürecek onursuzluğa bedel görünüyor.

Siyaset, bir milletin kaderini çizen en kutsal meslektir. Lakin bugün, bu mesleğin içi o kadar boşaltıldı ki, geriye sadece gösterişten ibaret bir kukla tiyatrosu kaldı. “Vefa” gibi yüce bir değer, menfaatperestlerin elinde bir pazarlama aracına dönüştü. İftar sofraları, halkın açlığına merhem olmak için değil, siyasi gücünü sergilemek isteyenlerin sahnesi haline geldi.

Vefa mı, gösteriş mi?
Vefa; sadakattir, emektir, hak edene minnet duymaktır. Oysa bugün “vefa adına” düzenlenen iftarlar, bir siyasetçinin “Bakın ne kadar kalabalığım var!” narasından başka bir şey değil. Halkın dini duyguları, siyasi çıkarlar için sömürülüyor. Peki, bu sofralarda oturanlar kim? Gerçekten vefa gösterenler mi, yoksa çıkarının peşinde koşan, makam ve menfaat uğruna her türlü riyakârlığı normalleştirenler mi?

Doyumsuzluğun sonu yok
Yedikleri yetmiyor, çaldıkları yetmiyor, bir de üstüne halkın teveccühünü istismar ediyorlar. Saltanatlarını perçinlemek için her yolu mübah görüyorlar. Peki ya samimi davasına inananlar? Onlar malıyla, canıyla mücadele ederken, bu düzenbazlar zenginliğin ve gücün tadını çıkarıyor.

Ayakçılık ve yalakalık, siyasetin yeni dini
Bu sistemde yükselmek için omurgasız olmak şart. Gerçekler konuşulmaz, yalakalık prim yapar. İki fotoğraf karesinde boy gösterip, “Ben de varım!” diye sevinenler, aslında kendi onurlarını satışa çıkardıklarının farkında değiller. Siyasetin gerçek kahramanları, gölgelerde kalmaya mahkûm ediliyor, çünkü onların silahı dürüstlük, erdem ve emek. Oysa bugünün iktidar oyununda bu değerlerin yeri yok.

Onurlu insanların siyasetle imtihanı
Gerçekten inanan, hakikaten çalışan insanlar için bu düzen bir işkenceye dönüştü. Çünkü bu sistem, namuslu duruşu olanları değil, dalkavukluğu meslek edinenleri ödüllendiriyor. Peki, bu böyle mi gitmeli? Elbette hayır! Tarih, erdemin her zaman galip geldiği örneklerle dolu. Bugün belki güç, sahtekârların elinde gibi görünüyor, ama unutmayalım ki Yalancının mumu, er geç söner.

Çıkış yolu, itiraz ve inançlı olmak
Bu düzene boyun eğmek, onu meşrulaştırmaktır. Sessiz kalmak, suça ortak olmaktır. Gerçek vefa, hakikati haykırmaktır. Halkın ekmeğiyle, diniyle, duygularıyla oynayanlara karşı dik durmaktır. Belki bugün sesimiz kısılabilir, ama yarın, bu çürümüş sistemin enkazı altında, gerçeklerin zaferi için direnenler anılacak.

“Siyaset, erdemin değil de çıkarın hüküm sürdüğü bir sahneyse, o sahnede rol alanlar değil, seyirci kalanlar asıl suçludur.” üzerine alanlar kendini çok iyi biliyor.

Bu düzen değişmeli. çünkü gerçek vefa, menfaate değil, hakikate bağlılıktır.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.