Çin Bilimde Kendi Kaderini Yazıyor, Yeni Beş Yıllık Planın Şifreleri
Dünya büyük bir dönüşümün eşiğinde. Savaşların, ticaret savaşlarının ve teknolojik rekabetin belirlediği bu çağda ülkeler artık sadece toprak ya da enerji için değil, bilginin kendisi için yarışıyor.
Bilgi, 21. yüzyılın petrolü. Çin, petrolün musluğunu artık başkasının elinde bırakmak istemiyor. Yeşil ekonomideki üstünlüğüyle ABD’yi ve dünyanın geri kalanını dize getirmek istiyor.
Çin, 2026–2030 dönemini kapsayan 15. Beş Yıllık Planın çerçevesini çizdi. Hedef,” Kendi kendine yeten, kritik teknolojilerde dışa bağımlılığını azaltmış, inovasyonla büyüyen bir Çin.” Bu yalnızca bir ekonomik plan değil, küresel güç dengelerinin yeniden yazıldığı bir dönemde stratejik bir konumlanma.
Çip Üstündeki Savaş, Yeni Siperler Yarı İletkenlerde
Çip meselesi artık yalnızca teknoloji başlığı değil; bir milli güvenlik ve uluslararası iktidar konusu.ABD’nin Çin’e yönelik çip ve ileri üretim ekipmanı ambargosu, Pekin’i zorlasa da aynı zamanda hızlandırıcı bir etki yarattı. Şanghay’dan ekonomist Hu Guangzhou’nun söylediği gibi, Çin yarı iletken darboğazlarını kırmak için masaya dev kaynaklar koyuyor. Tianjin’de faaliyet gösteren Phytium Technology’nin baş bilim insanı Dou Qiang ise iddialı.
“Beş-on yıllık bir çabayla Batı’yı geride bırakabiliriz.”
Çinli bilim insanları için 2035 kritik eşik. Bu hedef, sadece teknoloji üretmek değil; bir ülkenin geleceğini, ekonomik bağımsızlığını ve askerî kapasitesini yeniden tanımlayan bir vizyon.
Yapay Zekâ, Çin Modeli Farklı Bir Hikâye Yazıyor
- Beş Yıllık Planın bir başka ana karakteri ise yapay zekâ. Üstelik Çin bu alana yalnızca “model geliştirme” penceresinden bakmıyor. Yapay zekâyı ekonominin tüm damarlarına enjekte etmek gibi çok daha geniş bir strateji izliyor. ABD mümkün olan en iyi YZ modellerine sahip olmak isterken, Çin’in önceliği,yapay zekâ ekonomiyi, sanayiyi, üretimi ve kamu hizmetlerini dönüştürsün.
Bunun için Ağustos ayında “AI+” kampanyası başlatıldı.
• Yapay zekâ destekli üretim,
• Otonom sistemler,
• Kamu hizmetlerinde veri odaklı yönetim,
• Sağlık, tarım, enerji, ulaştırma entegrasyonu…
Bu yalnızca teknoloji politikası değil, bir kalkınma paradigması.
Ve elbette 6G, insansı robotlar ve temiz teknoloji de Çin’in öncelikli sahnede yer alıyor.
Bilim, Para ve Güç
Son 20 yılda Çin’in Ar-Ge harcamaları altı kat arttı. 2024’te 3,6 trilyon yuan… Bugünün kuruyla 505 milyar doların üzerinde. Dünyanın en büyük Ar-Ge yatırımcısı olarak Çin’in karşısında ise ilginç bir tablo var. ABD’de bilime ayrılan bütçelerde kesintiler. Pekin’deki bilim insanı Huang Baorong’un söylediği şey aslında küresel sistemdeki kırılmayı özetliyor.
“Çin’in bilime yatırımı, ABD’deki bilim bütçesi kesintilerinin küresel etkisini kısmen telafi edebilir.”
Çin’in Beş Yıllık Planı Neden Hepimizi İlgilendiriyor?
Çin’in teknolojik bağımsızlık arayışı yalnızca bir ülkenin hikâyesi değil. Uzun vadeli plan
• Tedarik zincirlerini,
• Gıda ve enerji güvenliğini,
• Küresel fiyatları,
• Uluslararası rekabeti,
• İklim teknolojilerinin yönünü
doğrudan etkileyecek.
Yarı iletkenlerde, yapay zekâda ve robotikte yeni bir güç dağılımı; dünyanın ekonomik jeolojisini kökten değiştirebilir. Bilgiye ve bilime kim yatırım yapanlar önde şatafata, şarlatanlara yatırım yapanlar geride.
Çünkü geleceği bilimle inşa edenler, diğerlerine sadece yol göstermez, oyunun kurallarını da onlar koyar.
Velhasıl, dünya yeni bir eksen değişikliğine hazırlanırken Çin, bilimin merkezine yerleşmek istiyor. Yarı iletkenlerden yapay zekâya, temel araştırmalardan robotik ekonomiye kadar uzanan bu büyük hamle, teknolojinin değil siyasetin, ekonominin ve hatta gıda güvenliğinin geleceğini belirleyecek. Türkiye ne yapıyor, nerelerde oyalanıyor.