Akkuyu’da Neler Oluyor? Türkiye’nin Toprağında Kimin Sözü Geçiyor?
Türkiye’nin enerji geleceği için stratejik öneme sahip olan Akkuyu Nükleer Santrali, son dönemde yalnızca enerji projeleriyle değil, iddialar, şikayetler ve soru işaretleriyle de gündemde.
Türkiye’nin enerji geleceği için stratejik öneme sahip olan Akkuyu Nükleer Santrali, son dönemde yalnızca enerji projeleriyle değil, iddialar, şikayetler ve soru işaretleriyle de gündemde. Ancak bu soruların cevaplanması ve yapılan yanlışların düzeltilmesi gerekirken, yetkililer sessiz kalmayı tercih ediyor.
Akkuyu: Türkiye’nin mi Rusya’nın mı? Akkuyu Nükleer Santrali, Türkiye topraklarında kurulmuş olabilir; ancak projeye yakından bakıldığında sanki Rusya’nın bir toprak parçası gibi yönetiliyor. Rusların sahayı kendi kurallarıyla yönetmesi, bu projenin gerçek anlamda kimin kontrolünde olduğunu sorgulatıyor. Akkuyu’da görev yapan Türk taşeron firmalar, işçilerin hak edişlerinden mobinge kadar birçok konuda şikayetçi. İddialara göre, bu şikayetleri dile getirenler susturuluyor ve adeta sahanın dışına itiliyor.
Bu noktada sormak gerek: Akkuyu için Ruslarla yapılan anlaşmalarda bilmediğimiz maddeler mi var? Türkiye’nin enerji bağımsızlığı adına başlattığı bir proje, nasıl oluyor da ulusal bir mesele olmaktan çıkıp yabancı bir gücün hakimiyetine dönüşüyor?
Taşeron Firmaların Çığlığı ve Devletin Sessizliği
Projenin Türk taşeron firmalarını nasıl mağdur ettiği konusundaki haberler endişe verici. Hak ediş paralarının ödenmemesi, taşeronlara uygulanan mobing, işçilere yapılan haksızlıklar… Tüm bunlar, sahada dönen oyunların kimlerin çıkarına hizmet ettiğini sorgulatıyor. Devlet, bu şikayetlerin üzerine gitmek yerine neden sessiz kalıyor? Kimler bu projeden nemalanıyor, kimler göz yumuyor?
Eğer Türkiye’nin milli çıkarları korunacaksa, bu sorunların çözülmesi için derhal adım atılması gerekir. Aksi halde Akkuyu, yalnızca enerji üretiminde değil, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi egemenliğinde de bir zaaf haline gelecektir.
Nükleer Enerjide Hangi Bedelleri Ödüyoruz? Nükleer enerji, ülkeler için büyük fırsatlar sunabilir. Ancak bu fırsatlar doğru yönetilmezse, büyük zararları da beraberinde getirir. Akkuyu’da yaşanan sorunlar, yalnızca ekonomik kayıplarla sınırlı değil.
Çevresel riskler: Nükleer santrallerin çevresel etkileri, bölgedeki halkın sağlığını ve doğayı tehdit ediyor.
Milli çıkarların ihlali: Türk firmalar yerine yabancı çıkarların korunması, milli projeyi ulusal olmaktan uzaklaştırıyor.
Enerji bağımlılığı: Akkuyu, Türkiye’yi enerji bağımsızlığına ulaştırmak yerine, Rusya’ya daha da bağımlı hale getiriyor.
Çözüm: Hesap Verilebilirlik ve Şeffaflık Akkuyu’da yaşanan sorunlar, yalnızca bir enerji meselesi değil; aynı zamanda bir milli egemenlik sorunudur. Türkiye, bu projede çıkarlarını korumak için derhal harekete geçmelidir.
Akkuyu ile ilgili tüm anlaşmaların içeriği kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
Türk firmalarının mağduriyetleri giderilmeli, hak edişleri ödenmelidir.
Sahada dönen oyunlar araştırılmalı ve sorumlular cezalandırılmalıdır.
Nükleer enerji projeleri, Türkiye’nin enerji bağımsızlığını sağlamalı; yeni bağımlılıklar yaratmamalıdır.
Toprağımızda Kim Söz Sahibi? Akkuyu, Türkiye’nin toprağıdır. Bu toprakta Türk milletinin çıkarlarından başka hiçbir çıkarın önceliği olamaz. Ancak bugün gelinen noktada, sahada Rusların mı yoksa Türkiye’nin mi söz sahibi olduğu belli değildir. Eğer bu projede Türkiye’nin çıkarları hiçe sayılıyorsa, bunun hesabı derhal sorulmalıdır.
“Milli çıkarlar, yabancı sermayenin gölgesinde değil, milletin ışığında korunur.” Akkuyu’nun ışığı, Türkiye’nin geleceğini aydınlatmalı, karanlık oyunlarla gölgelenmemelidir.