GAZETECİLİK: GÜNÜ KURTARMA SANATI DEĞİL, GERÇEĞİ YAŞATMA MESULİYETİDİR
Gazetecilik, Kiminin elinde bir güç gösterisine, kiminin önünde bir zenginlik aracına dönüşse de, özünde tek bir anlam taşır: Hakikatin taşıyıcısı olmak.
Günü kurtarmak, güçlüden yana yazmak, rüzgârın estiği yöne eğilmek gazetecilik değildir.
Gerçek gazetecilik, bazen alkışlanmak değil yuhalanmak, bazen ödüllendirilmek değil bedel ödemek demektir.
Bugün bir tartışma daha patladı… Cem Küçük’ün Hande Fırat’a söyledikleri…
“Yarın bir gün iktidar değiştiğinde hükümeti savunan arkadaşlar bedel ödeyeceklerini biliyorlar.
Hande Fırat ve onun gibi düşünenler rahat olsun, onlar hep hancı olacaklar. O gene başköşede milyon dolarlık villasında keyif sürecek.” dedi.
Aslında bu söz; yıllardır ülkemizde medya düzeninin nasıl işlediğini, kimlerin sahada risk aldığını, kimlerin ise güvenli koltuklardan ahkâm kestiğini açıkça gösteriyor.
Çünkü bu ülkede gerçek gazeteciler hem iktidarın hem muhalefetin hışmına uğrar.
Ne makamları vardır ne milyon dolarlık villaları…
Onların sahip oldukları tek şey; kalemleri ve vicdanlarıdır.
Bugün ekranların karşısında, köşe başlarında, sosyal medya tarlalarında güçten yana yazanlar şunu iyi biliyor… İktidar değişirse rüzgâr değişir… Rüzgâr değişirse yüzler değişir.
Ama gerçekler değişmez…
Hande Fırat gibi isimler, nerede durursa dursunlar, hiç risk almadan, hep sistemin “hancısı” olarak yoluna devam eder.
Çünkü onlar hiçbir zaman yola çıkmadılar; hep oturdukları masanın konforunu seçtiler.
Oysa sahada, adliyede, enkazın altında, karanlık odalarda gerçeğin peşinde koşan gazeteciler var.
Onlar için gazetecilik bir maaş değil, bir mesleki ünvan değil; bir duruş, bir omurga meselesidir.
Belki makamları yok,
Belki arkalarında medya patronları yok,
Belki yarınları bile garanti değil…
Ama bir tek şeyleri var: Topluma karşı sorumlulukları.
İşte bu yüzden gerçek gazetecilik… Hayatı pahasına da olsa gerçeği yazmaktır.
Gerekirse yalnız kalmaktır, ve en önemlisi, gücün gölgesine sığınmamaktır.
Kimse unutmasın… Bugün güçlüden yana konuşanların isimleri değişir, Ama gerçeğin yanında duranların adı, tarihin hafızasına kazınır.