Perdenin Ötesindeki Duygular
Sinemanın büyüsü o sihirli dünya nerede başlar biliyor musunuz?
Karanlık bir salona ilk adımı atarsınız,sessizlik içinde koltuğunuza gömülürsünüz, perdeye yansıyan, sizi bambaşka bir evrene çeker ve o film süresi boyunca başka hayatları yaşamaya başlarsınız. İşte sinemanın büyüsü tam olarak budur.İnsanı oturduğu koltuktan alıp hiç bilmediği bir dünyaya ait olmadığı sokaklara ve tanımadığı yüzlere götürmek.
Bir film bize bazen unuttuğumuz bir anıyı hatırlatır.Bir sahnede gözümüzden düşen bir damla yaş içimizde bastırdığımız bir duyguyu bir anda dışa vurur.Bazen bir sahnede çocukluğumuzdan gelen bir koku çarpar gözümüze.Bazen de kendimizde hiç rastlamadığımız acıları,umutları,sevinçleri tanıma yöntemidir. Sinema bir bakıma tüm benliğimizi başkasının yerine koymamızın en anlamlı yoludur.

Sinemayı güçlü kılan en önemli unsur yalnızca görsel şovları değil kalbimize dokunma cesaretidir.Çünkü o perde aslında hepimizin hayatına bir aynadır.Perdeye yansıyan gölgenin altında bizi düşündüren hislendiren bir güç var.
Işıklar kapandığında aynı karelerde hepimiz farklı bir yolculuğa çıkarız ve o an geldiğinde ışıklar tekrar yandığında hepimiz azıcık değişmiş oluruz.
Belki umutlu,belki düşünceli,belki de sadece biraz insan…