“Dünya Ne Kadar Gıda Yetiştirebilir? Şimdiye Kadarki Tahminler Doğru Değilmiş
Yeni Verim Potansiyeli Tahminleri ve Küresel Gıda Güvenliği için Rekorun Düzeltilmesi Çağrısı”
Artan nüfus, daralan tarım arazileri ve hızlanan iklim baskısı altında küresel sistemin en kritik sorusu giderek netleşiyor
Dünya ne kadar gıda üretebilir ve bu potansiyeli gerçekten biliyor muyuz?
Nebraska-Lincoln Üniversitesi öncülüğünde uluslararası bir ziraat mühendisleri ekibi, Nature Food’da yayımladıkları yeni çalışmada, bugün küresel politika, yatırım ve araştırma kararlarında kullanılan verim potansiyeli ve verim farkı tahminlerinin önemli ölçüde hatalı olabileceğini ortaya koyuyor.
Verim Potansiyeli için Yanlış Ölçüm
Ekip, yaygın istatistiksel modellerin iki uç hata ürettiğini vurguluyor.
• ABD’de modeller, en iyi yılda, en iyi topraklara sahip en yüksek verimli ilçelere fazla ağırlık vererek gerçek üretim potansiyelini abartıyor.
• Afrika gibi girdiye erişimin kısıtlı olduğu bölgelerde ise istatistiksel yaklaşımlar, çiftçilerin mevcut koşullardan dolayı düşük verimde kalmasını referans alarak potansiyeli olduğundan düşük gösteriyor.
Bu iki hata, aynı ürün için tahminlerin yöntemden yönteme neredeyse iki kat farklılaşmasına yol açıyor. Bu durum, küresel gıda güvenliğine ilişkin stratejilerin yanlış zeminlerde kurulduğunu gösteriyor.
Aşağıdan Yukarıya, Doğrulanmış Ürün Modellemesi
Çalışma, Nebraska ekibinin geliştirdiği Küresel Verim Farkı ve Su Verimliliği Atlası (GYGA) gibi süreç-tabanlı modelleri kullanarak yerel hava, toprak ve yönetim verilerini “aşağıdan yukarıya” ölçekleyen yaklaşımın üstün olduğunu doğruluyor.
Bu modeller,
• Çok farklı çevrelerde yetiştirilen, iyi yönetilen ürünlerden elde edilen uzun dönem deneysel verilerle doğrulanmış durumda,
• Bölgesel iklim ve toprak farklarını hesaba katıyor,
• Politikalar ve yatırımlar için gerçekçi ve tutarlı tablo sunuyor.
Tarım Diplomasisi Açısından Neden Kritik?
Prof. Patricio Grassini’nin ifadesiyle bu araştırma, küresel tarım sistemi için “rekoru düzeltme çağrısıdırç.” Doğru verim potansiyeli ve verim farkı ölçümleri.
• Uluslararası gıda güvenliği politikalarını,
• Ar-Ge fonlarının yönünü,
• Küresel tarımsal yatırım akışlarını,
• Sürdürülebilir üretim stratejilerini,
• Ülkeler arası tarım diplomasisi ilişkilerini doğrudan şekillendirmektedir.
Yanlış hesaplanmış verim tahminleri, dünyanın bazı bölgelerinde gereksiz iyimserlik, bazılarında ise gereksiz karamsarlık yaratmakta; kaynakların yanlış coğrafyalara akmasına neden olmaktadır.
“Gıda Geleceğini Tahmin Edemiyorsak, Yönetemeyiz”
Velhasıl, çalışma, Tarım Diplomasisi Forumu’nun merkezine oturan temel gerçeği tekrar hatırlatıyor. Gıda üretim potansiyelini doğru hesaplamak, uluslararası ilişkilerde yeni bir güç dili, tarım diplomasisinin veri temelli omurgasıdır.
Toprağı Az İşleyen Ülkeler Kazanacak
Dünya genelinde tarım arazileri artan üretim baskısı altında. Konvansiyonel politikaların çoğu, “daha yoğun işleme/daha yüksek verim” varsayımına dayanıyor. Ancak yeni bilimsel veriler, toprağın bu baskıya artık yanıt veremediğini ve çok işlevliliğini kaybetmeye başladığını gösteriyor.
Toprak çok işlevliliği, modern gıda sistemlerinin kalbi
• Besin döngüsü
• Su depolama ve taşkın azaltma
• Karbon tutma
• Hastalık baskılama
• İklim direnci
Bu işlevlerden biri çöktüğünde, zincir tümüyle kırılabiliyor.
Daha Az Yoğun Tarım, Toprağı Daha Güçlü Yapıyor
NIOO-KNAW koordinasyonunda yürütülen ve Science’ta yayımlanan çalışma, 50’den fazla Hollanda çiftliğinde “ikiz çiftlik” yöntemiyle yapılan karşılaştırmalarla kritik bir sonuca ulaştı. Ana belirleyici üretim yöntemi değil, toprağın yönetim yoğunluğu.
• Daha az sürülen,
• Daha fazla baklagil karışımı kullanılan,
• Örtü bitkileri zenginleştirilen
topraklar çok daha fazla ekolojik işlev üretiyor, durum hem organik hem geleneksel tarımda geçerli.
Diplomaside Kırılma Noktası, “Sürdürülebilir Yoğunlaştırma” Artık Yeterli Değil
Tübingen Üniversitesi’nden araştırmacı Kyle Mason-Jones’un ifadesi bilimsel literatürde yeni bir tartışma açıyor. “Yoğun toprak yönetimi, işlev kaybına yol açıyor; bu nedenle ‘sürdürülebilir yoğunlaştırma’ artık gerçekçi değil.”
Üretken Yoğunlaştırmanın Azaltılması
• Toprağın daha az zorlanması
• Ekolojik işlevlerin artırılması
• Verimin korunması
Böylece “toprağı tüketen bir büyüme modeli” yerine “toprağı güçlendiren bir üretim modeli” mümkün hale geliyor. Bulgular, tarım diplomasisinin üç stratejik alanı için yeni bir yön belirliyor.
Uluslararası Yatırımlar
Toprak sağlığını artıran uygulamalar, karbon kredisi piyasaları ve iklim finansmanı için uygun alanlar yaratıyor.
Ticaret ve Standardizasyon
“Toprak çok işlevliliği” artık ürün kalitesinin bir parçası olarak düşünülmeli. Yeni sertifikasyon kapıları açılıyor.
Gıda Diplomasisi
Verim düşmeden toprak işlevliliğini artırabilmek, gıda arz güvenliği müzakerelerinde ülkeler için yeni bir koz.
“Toprağı daha çok işleyen değil, toprağı daha çok anlayan ülkeler kazanacak.”
Bu araştırma, gıda üretimini güvence altına almak isteyen tüm ülkeler için açık bir yol haritası sunuyor.
• Daha az sürüm
• Daha fazla baklagil/yonca karışımı
• Daha güçlü toprak biyolojisi
• Daha dirençli üretim sistemleri
Velhasıl, uluslararası platformlarda bu yaklaşım, iklim uyumu, gıda güvenliği ve tarımsal ticaret politikalarını doğrudan etkileyen yeni bir “tarım diplomasisi” müzakere başlığını oluşturuyor.