Bir Beyannameyle Yabancı Olduk: FATCA, CRS ve Gurbetçilerin Sessiz Çığlığı
“Ben vatansız değilim, ama artık bana öyle davranılıyor…”
Dışarıdan bakınca ne güzel durur, değil mi? Avrupa’da bir hayat kurmuş, ailesine destek olan, tatilde memleketine dönen, evine yatırım yapan gurbetçiler… Ama o güzel tablonun arka yüzünde, adeta kendi devletinin eliyle mağdur edilen, bankalardan kovulan, vergi cehennemine sürüklenen yüz binler var.
Adı bile soğuk: CRS – Ortak Raporlama Standardı…
Bir diğeri: FATCA – Amerikan Vatandaşlarına Yönelik Yabancı Hesaplar Vergi Uyumu Yasası…
Her iki uygulamanın da amacı, sözde vergi kaçağını önlemek. Ancak bu yasalar, vergi kaçakçılarından çok ekmeğini alnının teriyle kazanan gurbetçileri vurdu.
Türkiye, 2017 yılında bu sisteme taraf oldu. Kiminin haberi oldu, kiminin olmadı. Ne var ki birçok Türk vatandaşı, yaşadığı ülkenin bankasından bir mektup aldı:
“Türkiye ile bilgi paylaşımı kapsamında sizden beyanname beklenmektedir. 30 gün içinde beyan verilmezse, ülke kayıtlarınıza göre vergi mükellefiyetiniz belirlenip bilgileriniz Türkiye’ye bildirilecektir.”
Kısacası:
Ya kendinizi ispiyonlayın, ya biz sizi ispiyonlarız.
Bu nasıl bir sistemdir?
Bir vatandaş, “Almanya’da çalışıyorum ama Türkiye’de emekliliğim için birikim yapıyorum.” dediği için cezalandırılır mı?
Ya da çocuğunun geleceği için Türkiye’de bir hesap açan adam, vergi kaçırmakla mı suçlanır?
İşte olan oldu. Almanya’da, Fransa’da, Hollanda’da yaşayan Türk vatandaşları tedirgin.
Bazılarının banka hesapları kapatıldı, bazılarına kredi verilmedi.
Kimi vatandaş “çifte vergilendirme korkusu” yaşarken, kimi “Devletimiz bizi neden Almanlara ihbar etti?” diye isyan etti.
Ve en acısı:
Sayın Cumhurbaşkanımıza bile kızgınlar.
Çünkü onların gözünde bu uygulamaya Türkiye imza attı; onlara sormadan, onların bilgilerini başka ülkelere gönderdi.
Peki, Türkiye neden bu anlaşmayı yaptı?
Cevap açık: OECD baskısı, Avrupa Birliği direktifleri ve “şeffaflık” bahanesiyle sermaye kontrolü…
Ama soruyorum…
Şeffaflık kim için? Fakir gurbetçi için mi, servetini vergi cennetlerine kaçıranlar için mi?
Uluslararası holdingler vergi cennetlerinde milyarlarını saklarken, Almanya’da forklift süren Hasan Amca mı tehdit?
Bu bir çifte standart değil de nedir?
Sayın yetkililer,
Bu konu öyle basit bir “uyum yasası” değildir. Bu, millî bir meseledir.
Devletine güvenen insanın sırtından vurulmasıdır.
Yıllarca döviz gönderen, memleketine yatırım yapan, yazın alışverişini yerel esnaftan yapan gurbetçinin dışlanmasıdır.
Bu uygulama bir mağduriyet sistemine dönüşmüştür.
Ve bu mağduriyetin sesi hâlâ yeterince duyulmamaktadır.
Devlet, vatandaşına güvenmeli.
Vergi kaçağıyla mücadele etmek elbette şart. Ama bunu yaparken gurbetçiyi potansiyel suçlu gibi göstermek, hele ki onların verilerini izinsiz paylaşmak, asla kabul edilemez.
Türkiye tez zamanda bu sözleşmeden çıkmalı. Vatandaşının Türk bankalarında yaptığı birikimlerini, ne tür hesapları olduğunu, tüm yatırımlarını bildirmelerinden vazgeçmeli.
Bilhassa emekli vatandaşlar mağdur edilmemeli.
Türkiye bu sözleşmenin maddelerini, vatandaşına ne gibi zararı olacağını önceden bilmeliydi.
Vatandaşın kendini arkadan hançerlenmiş hissetmesi çok doğaldır ve güvenleri kalmamıştır.
“Devlet, vatandaşını korumazsa; vatandaş, devletine küsmez mi?”
Kısaca özetlemek gerekirse, Türkiye’nin bu uygulamadan bir an önce vazgeçmesi gerekir.