İnsan Hayatı Bu Kadar Ucuzmu?
Ülkemizin dört bir yanından gelen gıda zehirlenmesi haberleri artık sıradan bir olaymış gibi karşımıza çıkıyor.
Oysa mesele sıradan değil; mesele insan sağlığı, yani en kıymetli emanetimiz.
Peki biz kime güveneceğiz?
oframızdaki ekmeğe, aldığımız suya, çocuğumuza yedirdiğimiz bir kurabiyeye bile güvenemiyorsak bu ülkede en büyük kaybımız sağlığımızdan önce güven duygumuz olmuş demektir.
Rafların arkasında neler döndüğünü kimse görmüyor…
Tarihi geçmiş ürünü tuzlayıp millete yedirmek, bozulmuş tavukları “kampanya” diye satmak, laboratuvar belgelerini sahtelemek… Bunların adı ticaret değil, insan hayatına kastetmektir.
Peki neden denetimler yetersiz kalıyor?
Çünkü denetim kağıt üzerinde yapılınca sağlıklı bir sonuç vermez.
Çünkü işini hakkıyla yapan birkaç memura yük bindirilince, fırsatını bulanlar kaçak yol arar.
Çünkü “biz bakıyoruz, kontrol ediyoruz” demekle gıda güvenliği sağlanmaz; şeffaf bir sistem, bağımsız laboratuvarlar, sıkı takibat gerekir.
Bir ülkenin sağlığı, market raflarında, sokak tezgâhlarında, ucuzluk kampanyalarında sınav verir. O sınavı geçmek istiyorsak; Halk sağlığıyla oynayan her firma ağır yaptırımlarla karşılaşmalı, Tekrar eden firmalar piyasadan temizlenmeli, İnsan hayatına kastedenler adli olarak da en ağır cezalara çarptırılmalıdır.
Çünkü insan sağlığı bu kadar ucuz değil
Bir annenin çocuğuna aldığı yoğurdu güvenle yedirebilmesi, bir yaşlının aldığı ekmekten korkmaması devletin en temel görevidir.
Denetim zayıfsa, vicdansızlar güçlü olur.
Devlet güçlü olursa, millet sağlıklı yaşar.