Haksızlığa Karşı Susmayan Güruh: Metalciler
Metal müzik, çoğu insanın sandığı gibi, kör bir isyanın sesi değildir. Aksine; adaletsizliğin, vicdansızlığın, duyarsızlığın ve haksızlık karşısındaki suskunluğun karşısında var olabilmenin en sahici biçimlerinden biridir. Metal müzik; acıyı rifflere, öfkeyi haykırışa dönüştürmenin en cesur biçimidir.
Bu haykırış; namus ve töre adı altında katledilen kadınların, suçu ve günahı olmadan yaşam hakkı elinden alınan masum sokak hayvanlarının, birileri koltuklarına yapışıp ziyafetlerin en hasını çekerken açlıktan ölen çocukların, azgın ve açgözlü devletlerin bombaladığı şehirlerde anasını, babasını, evladını kaybeden gözü yaşlı savaş mağdurlarının, ayağında botu; ulaşımını sağlayan okul servisi olmadığı için okula buz üstünde terlikle yürüyerek giden öğrencilerin ve eğitim hakkı elinden alınan kız çocuklarının; oyuncaklarından, kitaplarından koparılıp kadın olmaya zorlanan çocuk gelinlerin, rant uğruna yakılan ormanların, küle çevrilen; ardından beton yığınına dönen yaşam alanlarının, ezilen halkların, hakkı yenen işçilerin feryadını taşır. Metal müzik, çoğu güruhun yaftaladığı gibi şeytana tapılan ayinlerin melodiye dökülmüş halleri değildir.
Metal müzik, 70’lerin İngiltere’sinde, hakkı yenen, ihmaller zincirinde çalışırken sağlığını kaybeden, evine ekmek götürmekte zorlanan işçi sınıfının zalim patronlara karşı başlattığı ayaklanmaların, o dönemdeki huzursuzlukların sonucu ortaya çıkmış bir müzik türüdür. Maalesef, o zamanlardan günümüze iyileşen bir yaşam standardı görünmüyor; haykırışımız hala aynı sebeplere dayanıyor.
Tüm bu çığlık, tek seferlik bir feryat değil, kalbimizle aynı tempoda vuran bir ritimdir. O ritmi duyan ve yüreği sızlayan herkes, ister istemez bu çığlığın da bu ritmin de bir parçası haline gelir. Metal müzik işte bu yüzden sadece bir müzik türü değil; insanlığın karanlık taraflarına tutulmuş asi bir ışık, görmezden gelinenlerin yankılanan sesi ve unutulmaya yüz tutmuş adalet kavramının isyan dolu melodisidir.