Dolar 37,9624
Euro 41,0653
Altın 3.811,57
BİST 9.659,48
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 19°C
Yağmurlu
Bursa
19°C
Yağmurlu
Sal 16°C
Çar 13°C
Per 15°C
Cum 17°C

Kemalizm’i yeniden tartışmak: “Sol” mu, “Sağ” mı, Yoksa “halka rağmen” bir proje mi?

26 Mart 2025 15:39

Türkiye’nin modernleşme tarihi, aynı zamanda bir tartışma tarihidir. Kimi için “ilerleme” olan, kimi için “dayatma”dır. Kimine göre “halkın kurtuluşu”, kimine göre “halka rağmen inşa”dır.

Peki, Kemalizm’i nasıl konumlandırmalı? Gerçekten “sol” veya “ilerici” bir çizgide miydi, yoksa otoriter, tepeden inmeci ve halkın değerlerine yabancı bir ideoloji mi?

Sınıflar üstü, Devlet ve tek parti İktidarı

Kemalizm’in en sert eleştirilerinden biri, “sınıflar üstü” olduğu iddiasına rağmen, aslında bürokratik bir elitin hegemonyası kurmasıdır. Tek parti dönemi, devletin toplumu dizayn etme çabasıyla geçmiştir. “Tek tip insan” yetiştirme idealinin altında, halkın kültürel kodlarına yönelik bir reddiye vardı. Bu durum, devrimlerin “yukarıdan aşağı” ve çoğu zaman halkın rızası alınmadan yapılmasıyla sonuçlandı.

Batılılaşma, kabul mü, dayatma mı?

Kıyafet devriminden harf inkılabına kadar pek çok radikal değişim, hızlı bir modernleşme arzusunun ürünüydü. Ancak bu süreç, “Batılı olmayan her şeyi geri bırakmak” gibi jakoben bir tavırla ele alınınca, toplumda tepki doğurdu. Eleştirmenler, Kemalist projenin “halka rağmen” ilerlediğini, geleneksel değerlerin yok sayıldığını savunur.

Kemalist tarih yazımı ve ittihatçı kökler

Resmi tarih anlatısı, milli mücadelenin tek ve tartışılmaz versiyonunu sunar. Ancak bu anlatı, İttihat ve Terakki’nin devletçi, merkeziyetçi zihniyetiyle büyük benzerlikler taşır. Her ikisi de “devleti kurtarma” adına demokratik olmayan yöntemlere başvurmuş, sivil siyaset yerine bürokratik vesayeti tercih etmiştir.

CHP: sol mu, sağ mı?

Türkiye’de “sağ” ve “sol” kavramları Batı’daki gibi işlemez. CHP, sosyal adalet söylemine rağmen, devletçi-milliyetçi çizgisiyle aslında muhafazakar bir merkez-sağ partisi gibi davranmıştır. Öyle ki, 1960’lardan itibaren “sol” söylemi benimsese de, pratikte devlet geleneğinin bekçiliğini yapmaya devam etmiştir.

Tarihin yeniden yazılması ve “kırmızı çizgiler”

Türkiye’de akademik özgürlük, resmi ideolojinin dışına çıkan her fikri “tehlikeli” addeden bir anlayışla sınırlandırılmıştır. Bu eleştirileri yapanlar, kimi zaman profesörlük kadrolarından uzaklaştırılmış, kimi zaman davalarla yıllarca uğraşmak zorunda kalmıştır. Oysa gerçek demokrasi, tarihin farklı perspektiflerle okunabilmesinden geçer.

Halka rağmen devrim olmaz

Devrimler, halkın içinden gelmiyorsa, sadece “devlet eliyle modernleşme” projesine dönüşür. Kemalizm’in başarıları kadar, halkla kurduğu mesafe de sorgulanmalıdır. Bugün Türkiye’nin demokratikleşme sorunu, bir yönüyle bu “yukarıdan aşağı” geleneğin mirasıdır.

Tarih, sadece galip gelenlerin değil, susturulanların hikayesini de dinlemekle başlar.

ETİKETLER: , , , , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.