Ganimet uğruna kaybedilen savaş “uhud” savaşı

Siyasette: Kendi menfaatini düşünenler, ümmetin ve halkın sorunlarını ikinci plana atıyor. Sadece koltuklarını korumak için, mücadele edenlerin emeklerini boşa çıkarıyorlar.

Ekonomide: Haram ve helal dengesini gözetmeyenler, helal kazanç yerine kolay paraya yöneliyor. Sonunda toplumun düzeni bozuluyor, adalet ortadan kalkıyor.

Dinde: Samimi bir dava yerine, gösteriş ve çıkar peşinde koşanlar, saf Müslümanları kandırıyor, toplumun birlik ruhunu bozuyor.

Tarih, yalnızca zaferleri değil, hatalardan alınması gereken dersleri de yazmak için vardır. Uhud Savaşı, zaferin eşiğinden dönülüp ağır bir bedel ödenen bir savaştır. Ve bu yenilginin ardında basit ama derin bir sebep yatar: Dünya hırsı…

Hz. Muhammed, savaş düzenini kurarken okçularına çok net bir emir vermişti: “Ne olursa olsun, burayı terk etmeyin!” Çünkü savaşın gidişatını belirleyen en kritik nokta burasıydı. Ancak zaferin yaklaştığını gören okçular, ganimet hırsına kapılarak mevzilerini terk ettiler. İşte o an, kazandıkları savaşı kaybettiler! Mekke ordusu, boşalan tepeden saldırarak İslam ordusuna ağır bir darbe indirdi.

Uhud’un mesajı nettir:

Eğer menfaat için kritik noktaları terk edersen, bedeli ağır olur.

Eğer zaferi cephede değil, ganimette ararsan, yenilgi kaçınılmazdır.

Eğer emanet edilen bir mevkiyi çıkar uğruna bırakırsan, sadece kendini değil, bütün bir ümmeti tehlikeye atarsın.

Bugün de aynı tehlike kapımızda. Dün Uhud’daki okçular ganimet için mevzilerini terk etmişti, bugün koltuk, para, güç için kritik noktalar boşaltılıyor! Emanet ehline verilmediğinde, liyakat değil sadakat esas alındığında, aynı hatanın içinde döndüğümüzü fark edemiyoruz.

Ne yazık ki; Mevkiler ganimet gibi görülünce, adalet kayboluyor!

Hırs aklı bastırınca, birlik parçalanıyor!

Güç bende diyenler, sahayı boşaltınca, kazanılacak savaş kalmıyor!

Eğer herkes Uhud’daki okçular gibi davranırsa, meydanda savaşacak adam kalmaz. Sonra ne adalet savunulabilir, ne hak yerini bulur, ne de bir medeniyet inşa edilebilir.

Bugünün çağrısı, Ey hakikatin ve adaletin savunucuları!
Mevzilerinizi terk etmeyin!
Ganimet hırsına kapılıp saf değiştirmeyin!
Zafer, sabır ve sadakatle kazanılır; hırs ve ihanetle değil!

Yoksa bir gün dönüp baktığınızda, kazanılan hiçbir şeyin kalmadığını, sadece kayıpların arttığını göreceksiniz…

O yüzden çok geç olmadan kendimize gelmeliyiz! Uhud’un hatasını tekrar etmemeliyiz. Ümmeti kazanalım, dünyalık saltanatı değil. Aksi halde, ganimet için mevziyi terk edenler, yalnızca bir savaşı değil, koca bir medeniyeti kaybedebilir!