Cemaatlerin günümüzdeki rolü

Günümüzde bazı cemaatler Allah yolunda kurulmuş barikatlardır.

Allah korkusu ve Allah sevgisi arasındaki denge, samimi bir Müslümanlık arayışında olanlar için kritik bir öneme sahiptir.

Allah korkusu ve sevgisi Müslümanlar için Allah korkusu ve sevgisi birbiriyle dengede olmalıdır. Kur’an’da, Allah’ın rahmetinin genişliği kadar azabının da varlığına işaret edilir. Ancak, korkunun sevgiyi gölgelediği durumlarda samimi bir inançtan uzaklaşılabilir ve ibadetlerin anlamı azalabilir. Allah’a olan sevgiyi daha ön planda tutarak, ibadetlerin gönülden yapılması ve daha samimi bir Müslümanlık pratiği mümkün olur.

Cemaatlerin rolü ve eleştirisi bazı cemaatlerin, Müslümanları bir araya getirip onları İslam’a daha yakınlaştırmak amacıyla kurulmuş olmasına rağmen zaman içinde maddi ve siyasi çıkarların ön plana çıkmasıyla asıl amacından saptığı görülüyor. Bu noktada, cemaatlerin samimiyetini sorgulamak ve Allah yolunda bir barikat oluşturdukları eleştirisini getirmek kaçınılmaz oluyor. Samimi Müslümanlık, yapay sınırların, önyargıların ve çıkar odaklı ilişkilerin aşılmasıyla mümkün olabilir.

Bu yazıda birkaç örnekle şu anlamlı sözlere yer vermek istedim.

“Allah’a yaklaştırmayan her türlü korku dünyevi bir endişedir. Allah sevgisi ise kalbi her türlü kirden arındırır.”

“Samimi bir Müslümanlık, cemaatlerin ya da unvanların gölgesinde değil, Allah’ın rızasında aranır.”

“İnsanlar, Allah sevgisiyle yola çıkarken çıkarların ve makamların arkasına saklananlar yolun önüne barikat kurmaktan başka bir şey yapmazlar.”

Samimi Müslümanlık arayışı gerçek bir Müslümanlık, kişinin iç dünyasında başlar ve kalbin Allah’a yönelmesiyle güçlenir. İslam’ın özündeki tevazu, ihlas ve içtenlik, hiçbir cemaate ya da yapıya bağlı kalmaksızın yaşanabilir. Bu sebeple, kişinin kendi samimiyetini ve niyetini gözden geçirmesi, İslam’ın öz değerlerine daha fazla sarılmasına yol açar. Dini samimiyet ve saf inançla yaşamanın önemini çıkar ve makam için dini araçsallaştıranlara uyarıda bulunmak hepimizin görevidir.