Mikrofonla terör estiren sokak provokatörleri için gecikmiş adalet

Bazı insanlar vardır, mikrofonu eline alınca kendini mahkeme zanneder, ekran karşısına geçince kendini yargıç. Oysa ne bir belgesi vardır, ne bir meslek etiği… Ne basın kartı taşır, ne haberciliğin h’sinden haberdardır. Ama çıkar sokağa, mikrofonla vatandaşın üzerine yürür, sorusunu sorar, cevabını kendi verir, karşısındaki konuşsa da konuşmasa da fitne üretir. İşte Arif Kocabıyık tipi bu.

Yıllardır söylüyoruz, bu sokak soytarılıkları gazetecilik değildir. Röportaj, kamuoyu adına bilgi toplamaktır; polemik yaratmak değil. Röportajcı soru sorar, halk cevaplar; ama bu tipler önce soruyu sorar, sonra kendileri cevaplar. Halka mikrofon değil, tuzak uzatırlar. Ve ekran başında toplum birbirine düşsün diye ellerini ovuştururlar.

Bu kişiler, sokakta mikrofonla terör estiren modern zaman provokatörleridir. Yetkileri yok ama yetkili gibi davranırlar. Ne televizyoncudurlar ne gazeteci; ama sosyal medya sayesinde kendilerine bir platform bulur, halkı birbirine düşürmekten keyif alırlar.

Yedi yıldır dile getiriyoruz: Bu işin bir düzenlemesi olsun. Mikrofon eline alıp rastgele kişilere yaklaşanlara bir sınır getirilsin. Meslek etiği olmayan, kime hizmet ettiği belli olmayan kişilere ekran açılmasın. Bugün Arif Kocabıyık gözaltına alındıysa, bu karar geç kalınmış ama doğru bir adımdır.

Artık sokakta algı operasyonu yapanlara karşı net bir duruş şart. Bu işler öyle “özgürlük” kisvesi altında meşrulaştırılamaz. Özgürlük, başkasının hakkına saygı göstererek olur. Bu kişiler, halkın huzurunu kaçırıyor, insanlar arasında kin ve nefret tohumu ekiyorsa, bu bir suçtur.

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuya uyanması ve harekete geçmesi yerinde bir adımdır. Dileriz, bu sadece bir kişinin değil, bu türdeki bütün şarlatanların sonu olur. Ve dileriz, sokaklarda mikrofon terörü yerine, gerçek gazetecilik yeniden itibar kazanır.