Turhan Çömez’den İznik Gölü İçin Tarihi Uyarı

Turhan Çömez, konunun artık klasik bir çevre başlığı olmaktan çıktığını, doğrudan doğruya milli güvenliği, gıda güvenliğini ve gelecek nesillerin yaşam hakkını ilgilendiren stratejik bir mesele hâline geldiğini vurguladı.

Turhan Çömez, konuşmasında Türkiye’nin genel çevre tablosunun son derece kaygı verici bir noktaya ulaştığını belirterek, resmî verilere göre ülke genelinde 186 gölün tamamen kuruduğunu ya da göl olma özelliğini kaybettiğini hatırlattı. Bu rakamın plansızlığın, denetimsizliğin ve sanayi ile rant öncelikli politikaların doğaya verdiği zararın açık bir göstergesi olduğunu ifade eden Çömez, bu büyük yıkımın en çarpıcı ve sembolik örneklerinden birinin İznik Gölü olduğunu söyledi.

İznik Gölü’ndeki su kaybının artık inkâr edilemez boyutlara ulaştığını dile getiren Turhan Çömez, Bursa Milletvekili Hasan Toktaş’ın Meclis kürsüsünden paylaştığı verileri hatırlatarak, son on yıl içinde gölün su kotunun yaklaşık bir metre düştüğünü aktardı. Bu düşüşün 394 milyon metreküplük devasa bir su kaybı anlamına geldiğini belirten Çömez, bunun yalnızca istatistiksel bir veri olmadığını, Bursa, Orhangazi ve İznik havzasında tarımın geleceğini, içme suyu güvenliğini ve bölgenin ekosistem dengesini doğrudan tehdit eden hayati bir alarm olduğunu ifade etti. Göl çekildikçe balıkçılığın yok olma noktasına geldiğini, tarımsal dengenin bozulduğunu ve yer altı sularının ciddi baskı altına girdiğini kaydetti.

Turhan Çömez, İznik Gölü’ndeki bu dramatik tablonun nedenlerinin artık gizlenemez hâle geldiğini belirterek, göl üzerindeki sanayi baskısına dikkat çekti. Yüksek su tüketimiyle bilinen Cargill ve Gemlik Azot gibi büyük sanayi kuruluşlarının gölden ve havzadan çektiği suyun, etkili bir denetim mekanizması olmadan devam etmesinin İznik Gölü’nü geri dönülmez bir noktaya sürüklediğini söyledi. Burada meselenin yalnızca birkaç fabrikanın adı olmadığını vurgulayan Çömez, asıl sorunun kamu yararı yerine sanayi çıkarını önceleyen anlayış olduğunu dile getirdi. Su fakiri olma yolunda hızla ilerleyen bir ülkede sanayiye sınırsız su tahsis edilmesinin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini ifade etti.

Bakanlık bütçesini de sert sözlerle eleştiren Turhan Çömez, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçesinde göllerin, sulak alanların ve havzaların korunmasına ayrılan payın son derece yetersiz olduğuna dikkat çekti. Kâğıt üzerinde çevreyi koruyan, iklim kriziyle mücadele ettiğini söyleyen bir anlayış bulunduğunu; ancak sahada kuruyan göllerin, çekilen kıyıların ve susuz kalan tarım arazilerinin bu söylemleri boşa çıkardığını belirtti. İznik Gölü’nün kıyısında uçaktan çekilen görüntülerin dahi suyun nasıl geri çekildiğini ve göl tabanının nasıl açığa çıktığını net biçimde ortaya koyduğunu söyleyen Çömez, bu manzaranın Türkiye’nin çevre politikasının özeti olduğunu ifade etti.

Turhan Çömez konuşmasında şu soruyu yöneltti: Çocuklarımıza nasıl bir ülke bırakıyoruz? Suyunu kaybetmiş göller, tarımı bitmiş ovalar, içme suyu için tanker bekleyen ilçeler mi? İznik Gölü’nün yalnızca Bursa’nın değil, Türkiye’nin ortak değeri olduğunu vurgulayan Çömez, bu gölün kaybının telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracağını ve bugün müdahale edilmezse yarın çok geç kalınacağını söyledi.

İYİ Parti’nin bu konudaki tutumunun son derece net olduğunu belirten Turhan Çömez, İznik Gölü ve benzeri tüm sulak alanlar için acil koruma planlarının derhal hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Sanayinin su kullanımının ciddi biçimde sınırlandırılması, bağımsız ve şeffaf denetim mekanizmalarının kurulması ve su yönetiminin günü kurtaran değil, gelecek kuşakları önceleyen bir devlet politikası hâline getirilmesi gerektiğini dile getirdi. Aksi hâlde Meclis kürsülerinde yapılan her çevre konuşmasının, kuruyan göllerin ardından tutulan bir ağıttan öteye geçmeyeceğini söyledi.

Turhan Çömez’in sözleriyle İznik Gölü açıkça alarm veriyor. Bu alarmı duymayanlar ve görmezden gelenler ise yarın yaşanacak büyük çevresel felaketin tarih önündeki sorumluluğundan kaçamayacaktır.

KAYNAK: Muharrem Değirmen / 3. Göz HRA