Yamyam Fareler ve Biz
Tarih bize sadece geçmişi anlatmaz, aynı zamanda geleceği görmemiz için işaretler de bırakır.
İngiliz denizcilerin farelerle mücadelesi bunun çarpıcı bir örneğidir.
Onlar farelerin zaaflarını çok iyi biliyor, aç bırakarak yamyamlaştırdıkları fareyi gemiye salıyorlardı. O fare, diğer farelerin arasına rahatça karışıyor; “bizden biri” sanılıyordu. Ama aslında gizlice hepsini tek tek yiyordu.
İngilizler bu yöntemi sadece gemilerde değil, siyasetlerinde de kullandı. Kimi zaman milliyetçiliği, kimi zaman dini, kimi zaman ekonomiyi kullanarak bir toplumu içten içe çökertmenin yollarını denediler. Bir nesli, bir ekonomiyi ya da bir devleti dizayn etmek istediklerinde önce “yamyam farelerini” hazırladılar, sonra içimize saldılar.
Bugün de aynı oyun sürüyor…
Ekonomide: Birileri yüksek faizle, sahte yatırımlarla, manipülasyonlarla halkın cebini boşaltıyor.
Döviz oyunlarıyla, borsa balonlarıyla, enflasyon yalanlarıyla milletin emeğini kemiriyorlar.
Kendilerini yatırımcı, girişimci, hatta kurtarıcı gibi gösteriyorlar; ama gerçekte toplumun alın terini yiyen yamyam farelerden farkları yok.
Siyasette: “Halkın içinden geldim” diyerek sahneye çıkan bazı isimler, zamanla semirilip halktan kopuyor.
Kendi çıkarlarını milletin önüne koyuyor, kendi ikbali için ülkesini pazarlıyor. Yine “bizden biri” görünümünde ama aslında çoktan başka bir merkezin oyuncağı haline gelmiş birer yamyam fare…
Toplumda: Din ve değerler istismar ediliyor. İnancı kullanarak semirtilmiş kişiler, en masum duyguların arkasına gizleniyor. İnsanların güvenini kazanıyor, sonra aynı güveni kemirerek ortadan kaldırıyor.
İşte bu yüzden tarihten ders çıkarmak zorundayız. Yamyam farelere izin vermemek, onları beslememek, onları semirtmemek bizim elimizde. Her “bizden biri” görünenin gerçekten bizden olmadığını ayırt etmemiz gerek.
Tarih’ten ders alıp unutmayalım: Yamyam fareler önce değerlerimizi, sonra özgürlüğümüzü, en sonunda da geleceğimizi yer.
Aklını kullan!
Yedirme kendini!
Değerlerine sahip çık!