Yoksulun sırtından doyan doyana adil bir dünya özlemi
Hakkaniyetten, paylaşımdan yoksun bu sistemde, bazılarının ihtişamı uğruna birçok insan aç kalıyor.
Ateş altında yanan beş günahsız çocuk; Yoksullukla mücadele eden çaresiz kalan hep fakir insanlar, ceza evleri tıka basa dolu cezaevinde yatan insanların çoğunluğu yoksul fakir insanlar, zengin hırsızların dolaylı yoldan nasıl dolaylı yoldan tahliye edildiklerine şahit oluyoruz peki bu nereye kadar?
Bugünün dünyasında en yoksul olanın sırtından kendini doyuranlara bakıyoruz; her köşede zenginleşen, güçlenen ama hep daha fazlasını isteyen bir kitle var. Toplumun temel taşlarını oluşturan yoksul insanlar, çoğu zaman ağır yüklerin altına giriyor, en zor işleri yapıyor, en temel ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz bırakılıyor. Ancak onların sırtından kazananlar, hep daha fazla lüks içinde yaşamayı arzuluyor, hiç doymuyor. Bu dengesizlik, adalet duygumuzu yaralıyor ve geleceğe dair inancımızı sarsıyor.
Biz böyle bir dünyada yaşamak istemiyoruz. Daha adil, daha eşit bir düzen hayal ediyoruz. Herkesin emeğinin karşılığını aldığı, hak ve hukuk temelinde bir dünya istiyoruz. Doyanlar doydu; ama adaletin tam anlamıyla tecelli etmediği sürece, yoksulun umudu, bir gün her şeyi değiştirecektir.
Bu umutla, hakça bir düzen kurmak, adaletin terazisini yeniden dengede tutmak hepimizin görevi. Çünkü bu dünya, yalnızca zenginlerin değil; yoksul, zengin demeden tüm insanlığın hakkıdır.
Adaletsiz bir dünya düzenine isyanımız Gerçekten de, “yoksulun sırtından doyan doyana” ifadesi, bugünün çarpık sistemine güçlü bir eleştiri niteliği taşır. Bu düzende, yoksulların sırtından elde edilen kazançlar, zenginlerin lüks içinde yaşamaya devam etmesine zemin hazırlıyor. Hakkaniyetten, paylaşımdan yoksun bu sistemde, bazılarının ihtişamı uğruna birçok insan aç kalıyor.
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, emeğin hakkı verilmiyor; yoksul, elinde kalanla yetinmek zorunda bırakılırken, zengin daha fazla kazanma hırsıyla hiçbir sınır tanımıyor. Kapitalizmin bu acımasız yüzü, toplumun en savunmasız kesimlerinin omzuna yük bindiriyor.
Daha adil bir düzen istiyoruz. Herkesin hak ettiği gibi yaşayabileceği, emeğinin karşılığını alabileceği, dayanışmanın hâkim olduğu bir dünya mümkün! “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” sözü, insanlığın asıl değerlerini hatırlatıyor. Öyle bir dünya istiyoruz ki, refah sadece belirli bir zümreye değil, toplumun tamamına yayılsın.