Yangınla ilgili önemli iddialar
Bolu’daki yangın, yalnızca alevlerin yaktığı bir otelin hikâyesi değil.
Bolu’daki yangın, yalnızca alevlerin yaktığı bir otelin hikâyesi değil. Bu yangın, aynı zamanda sorumlulukların ve ihmallerin de kül olduğu bir düzenin çığlığıdır.
Yangının ardındaki gölgeler: sorumluluk ve hesap verebilirlik
AK Parti 27. Dönem İstanbul milletvekili Fatih Süleyman Denizolgun’un kamuoyuna sunduğu iddialar, Kültür ve Turizm Bakanlığı içinde derin bir hesaplaşma gerektiğini ortaya koyuyor.
Neşe Çıldık gibi bir genel müdürün manipüle edilmesi, Taner Piri gibi uzman bürokratların iddialara göre kaçak otellerin avukatları gibi hareket etmesi ve ruhsat iptalleriyle ilgili açıkça hukuksuzluklara göz yumulması… Bunlar, “devletin itibarına” vurulan darbelerden yalnızca birkaçı.
“Adaletin olmadığı yerde yangın sönmez.”
Bir otel yanar, ama aslında yanan yalnızca duvarlar değildir. Bu, adaletin ve vicdanın da yanmasıdır. Kaçak yapıların, hukuksuz işlerin ve güç odaklarının sıradanlaşması, bu yangını alevlendiren asıl sebeplerden biridir. Eğer devletin içinde bulunanlar, halkın değil, çıkar gruplarının lehine hareket ediyorsa, bu yangını söndürmek nasıl mümkün olabilir?
“Devlet, halk için vardır; patronların çıkarı için değil.”
Denizolgun’un suç duyurusunda dile getirdiği gibi, bazı bürokratların, otel patronlarıyla yakın ilişkiler içinde olduğu ve görevlerini kötüye kullandığı iddiaları, toplumun güvenini derinden sarsmaktadır. Devlet, halkın menfaatlerini korumakla yükümlüdür. Ancak bu yükümlülük, bireysel çıkarların önüne geçemediğinde, adalet yerini bulmaz.
Sorular ve hesaplar; Neşe Çıldık kandırıldı mı? Taner Piri gibi isimler, Bolu’daki otelin ruhsat süreçlerinde ne kadar etkin oldu? Bu yangında ihmali bulunanlar kimler? Sorumluların adalet önünde hesap vermesi, yalnızca Bolu halkının değil, ülkenin tamamının hakkıdır.
“Küçük bir kıvılcım, koca bir sistemi sorgulatabilir.”
Bolu’daki yangın, yalnızca bir otelin değil, sistemin içindeki çürümüşlüklerin de sembolü olabilir. Bu yangın, devletin içindeki “taklacı güvercinlerin” foyasını ortaya çıkarmak için bir fırsattır. Gerçekler aydınlanmadıkça, yalnızca oteller değil, kamu vicdanı da yanmaya devam edecektir.
Son sözüm muhattabına olsun: Adaletin olmadığı, çıkar ilişkilerinin devletin önüne geçtiği bir düzen, toplumun yangınını körükler. Bu yangını söndürmek için herkesin elini taşın altına koyması, gerçekleri ortaya çıkarması ve sorumluların cezalandırılması gerekmektedir. Yoksa, her yangın, daha büyük bir yangının habercisi olur.