Yalan, algı ve siyaset, bir ülke böyle mi yönetilir?
Hırsızlığı normalleştiren zihniyetle nereye kadar?
Sadece seçim oyunlarıyla değil, İstanbul’dan başlayarak ülkenin çeşitli yerlerinde yapılan ihale yolsuzlukları, rant paylaşımları ve kamu kaynaklarının talan edilmesiyle de gerçek yüzlerini görüyoruz. İstanbul’u soyanlar, şimdi Türkiye’yi de soyma niyetinde mi?
Oysa siyaset dürüstlük gerektirir. Hesap verebilirlik ve şeffaflık, sadece seçim meydanlarında değil, her alanda uygulanmalıdır. Bir toplum, kendisini kandıranları ödüllendirirse, bunun bedelini de yine kendisi öder.
Siyasetin en büyük silahı ne para ne de makamdır, en büyük silah algıdır. İnsanları yönetmek istiyorsanız, önce algılarını yönetirsiniz. Ne yazık ki, Türkiye’de muhalefet, bu yöntemi ilmek ilmek işliyor. Gerçeklerle örtüşmeyen, çelişkilerle dolu açıklamalar yapılıyor, tutarsız rakamlar sunuluyor, fakat kimse dönüp “Bu nasıl mümkün olabilir?” diye sorgulamıyor.

CHP’nin Sözde seçimi, matematik nerede?
CHP’nin sözde Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için yaptığı oylama, akıllara durgunluk veren bir tablo ortaya koydu. Resmi üye sayısı 1 milyon 600 bin olan bir partide 14 milyon 800 bin kişinin oy kullandığı iddia ediliyor. Üstelik, bu oyların sadece 5960 sandıkta kullanıldığı söyleniyor. Şimdi basit bir matematik yapalım:
5960 sandıkta oy kullanıldıysa, her sandıkta ortalama 300 kişiye yakın oy kullanılmış olmalı.
Ancak toplam oy sayısı 14,8 milyon olarak belirtiliyor. Bu durumda, her sandıkta yaklaşık 2500 kişi oy kullanmış gibi görünüyor.
Türkiye’deki genel seçimlerde bile sandık başına düşen seçmen sayısı 350-400 arasında değişirken, CHP’nin yaptığı bu açıklama akıl alır gibi değil.
Bir algı operasyonu daha mı?
Bu tablo açıkça gösteriyor ki, burada bir algı operasyonu var. Amaç, CHP içinde yüksek katılım varmış gibi gösterip güç algısı yaratmak. Gerçeklikten kopuk, matematikle örtüşmeyen bu rakamlarla toplumu kandırabileceklerini sanıyorlar.
Bunun benzeri birçok olay yaşandı
İBB’nin harcamaları sorgulandığında verilen çelişkili yanıtlar,
İhaleler ve kamu kaynaklarının kullanımı konusunda yapılan açıklamaların birbirini tutmaması,
İstanbul’daki yolsuzluk iddialarına karşı sessizlik ve medya manipülasyonları.
Hırsızlığı görmezden gelmek, hırsızlığa ortak olmaktır
CHP, son yıllarda İstanbul’u adeta bir rant kapısı haline getirdi. Belediye kaynaklarıyla lüks harcamalar yapılırken, israf diz boyunu aştı. Fakat, bu konular gündeme geldiğinde siyasi bir kalkan oluşturuluyor, gerçekler gizleniyor, yolsuzlukların üzeri örtülüyor.
Bu durumun en tehlikeli tarafı ise bu hırsızlığı görenlerin bile sessiz kalmasıdır. Hırsızlık sadece parayı çalmak değildir, halkın güvenini çalmak da bir hırsızlıktır. Ve bugün geldiğimiz noktada, bu siyasi anlayış, halkın hem güvenini hem de geleceğini çalmaya çalışmaktadır.
Bir ülke algıyla yönetilir mi?
Türkiye gibi büyük bir ülke, yalanlar, rakam oyunları ve manipülasyonlarla yönetilemez. Siyasette şeffaflık, doğruluk ve hesap verebilirlik esastır. Ancak, CHP’nin sergilediği bu tablo, siyaset adına utanç vericidir.
CHP’nin genel başkanı özel matematiğe neredeyse meydan okudu
Bu skandal, aslında muhalefetin içinde bulunduğu çaresizliği göstermektedir. Gerçekleri eğip bükerek halkı kandırabileceklerini sananlar, günü kurtarabilir ama geleceği kazanamaz.
Gerçekler er ya da geç ortaya çıkacaktır ve yalan üzerine inşa edilen hiçbir yapı uzun süre ayakta kalamaz.
Bu yüzden herkesin şu soruyu kendisine sorması gerekir, Gerçekler yerine yalanlarla yönetilen bir ülkede yaşamak ister misiniz?