Yalakalık üzerine
Edmond Jaloux’un dediği gibi, “Eğer düşmanlarınızı mahvetmek istiyorsanız, etraflarını yalakalarla doldurun.
Edmond Jaloux‘un dediği gibi, “Eğer düşmanlarınızı mahvetmek istiyorsanız, etraflarını yalakalarla doldurun.
Steve Reich ne demişti, “Gerçekten büyük olmayan ‘büyük adamlar’ çevrelerini küçük adamlarla doldururlar.”
Montesquieu ise durumu şu şekilde özetler:
“Yalakalık, devlet adamlarının çevresini sarmış bir çemberdir.” Bu çember kırılmadıkça, adalet, liyakat ve toplumsal ilerleme yerini yozlaşmaya bırakır.
Yalakalık, insanın kendi onurundan ve değerlerinden taviz vererek başkalarının gölgesinde yaşamayı tercih etmesidir.
Bu tavır, bireyin hem kendisine hem de topluma zarar verir. Tolstoy’un “Yalakalık arttığı günden beri, hak ve hukuk çiğnendi, ahlak bozuldu” sözü, yalakalığın toplumsal yozlaşmayı nasıl hızlandırdığını açıkça ortaya koyar.
Karakter ve onur üzerine; Ömer Hayyam’ın şu sözleri yalakalığın insan onuruyla nasıl bağdaşmadığını vurgular: “Varsın hayat yalakalara şans tanısın. Ben onuruma fiyat biçemem. Yaşadığım kadar daha yaşasam asla tükürülecek eli öpmem.” demiş, Bu duruş, ahlaki sağlamlık ve karakterin insan hayatındaki önemini gösterir. İnsan, kısa vadeli çıkarlar uğruna onurunu zedelememeli.

Güç ve dalkavukluk; Shakespeare, “İktidar dalkavukluktan hoşlanmaya başladığı zaman, onur daima ayaklar altında ezilmiştir” diyerek, yalakalığın en çok iktidar çevrelerinde kendine yer bulduğunu dile getirir. Ne yazık ki, dalkavukluk, liderlerin etrafında bir duvar örerek doğru eleştiriye ve liyakate engel olur.
İkiyüzlülük ve güvensizlik; Buda’nın şu sözü, yalakaların insan zihninde açtığı tahribatı açıklar; “İkiyüzlü ve kötü bir arkadaştan vahşi bir yaratıktan daha fazla korkulmalıdır; vahşi bir yaratık vücudunuzu yaralayabilir ancak kötü bir arkadaş aklınızı yaralar.” Yalakalık, yalnızca kısa vadeli kazançlar için değil, aynı zamanda insanların güven bağlarını zedelemek için kullanılan bir araçtır.
Yalakalığın toplumsal yansımaları; Yalakalık bireysel bir zaaf gibi görünse de toplumsal yozlaşmanın bir yansımasıdır. Stephen King, “Dalkavukluk dünyanın çarklarını yağlayan tek şeydir” derken, bu davranışın yaygınlığını ve etkisini gözler önüne serer. Ancak, bu yağlama çarkları kısa vadede işler hale getirse de, uzun vadede mekanizmayı çürütür.
Özgün bir yorum; Dostoyevski’nin şu sözünü modern topluma uyarlayabiliriz, “Kendi çıkarları uğruna her şeyi yapan insan, her şeyini kaybeder.” Yalakalığın bir kişiyi kısa süreliğine zirveye taşısa da, sonunda saygı, güven ve itibardan yoksun bıraktığını unutmayalım.
Yalakalık, ne kadar yaygınlaşırsa yaygınlaşsın, insanın onuru ve karakteri her zaman kazanan taraf olacaktır. Günü kurtarmak uğruna omurgasız bir yaşam sürmek yerine, Hayyam’ın dediği gibi, onuruna fiyat biçmeyenlerden olmak gerek. Çünkü yalakalık geçicidir; ancak dürüstlük ve onur, kalıcıdır.