Uranüs’ün nasıl koktuğu açıklandı
Bilim insanları, Uranüs ’ün kokusuna dair çok spesifik betimlemelerde bulundu. Gelin detaylarına birlikte göz atalım.
Uzayın uçsuz bucaksız genişliğinde, gök cisimlerinin nasıl kokabileceği sorusu bilim insanlarının ilgisini hep çeken bir konuydu. Yakın zamanda ortaya çıkan bulgular, Güneş sistemindeki yedinci gezegen olan Uranüs’ün nasıl koktuğunu ortaya koydu.
Uranüs, “osuruk ve çürümüş yumurta” gibi kokuyor
Bilim insanlarının bulgularına göre Uranüs, osuruk ve çürümüş yumurta kokusunu andıran bir kokuya sahip. Uranüs’ün atmosferini doğrudan soluma fikri, oksijen eksikliği ve gezegenin gaz bileşimi nedeniyle imkansız olsa da, gökbilimciler gelişmiş araçlar kullanarak ilgi çekici keşifler yaptılar.
Hawaii’deki Gemini North teleskobunda bulunan Yakın Kızılötesi İntegral Alan Spektrometresi (NIFS), Uranüs’ün analizinde çok önemli bir rol oynadı. Araştırmacılar gezegenin bulut örtüsünün esas olarak hidrojen sülfür gazından oluştuğunu tespit etti. Bu kimyasal, çürüyen yumurtalara nahoş ve kendine özgü kokusunu vermesiyle ünlüdür.
Sonuç olarak, Uranüs’ün atmosferinin derinliklerine inilmesi halinde, bu ağır koku kusmaya benzer bir his yaratabilir, hatta bazıları bu kokuyu osuruk kokusuna benzetiyor.
Uzay yürüyüşlerinden dönen astronotlar uzay giysilerine yapışan tuhaf kokular bildirmiş, yanmış biftekten barut ve ozona kadar değişen kokular tarif etmişlerdir. Dolayısıyla Uranüs’ün kokusunun böyle olması garipsenecek bir şey değil.
İlginçtir ki, Uranüs uzayda hoş olmayan kokularla ilişkilendirilen tek gök cismi değil. Örneğin kuyruklu yıldızlar da gaz halelerinde hidrojen sülfür konsantrasyonlarının yanı sıra amonyak ve kötü kokulara katkıda bulunan diğer molekülleri de sergilerler.
Hatta bazı araştırmacılar, Uranüs’ün idrar kokusuna sahip olabileceği fikrini ortaya atarak, gezegenin bulutlarındaki amonyak buzunun karışıma bir başka ayırt edici aroma ekleyebileceğini düşünüyor.
Bilim insanları uzak gezegenlerin ve gök cisimlerinin gizemlerini çözmeye devam ederken, Uranüs’ün oldukça sevimsiz bir kokuya sahip olduğunun beklenmedik bir şekilde ortaya çıkması, insanoğlunun gelecek çalışmaları için ne gibi bir katkı sağlayabilir, merak konusu…
Siz ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı lütfen unutmayın.