Teknolojinin esaretindeki çocuklar; bugün önlem almazsak yarın çok geç olacak
Bugün toplumun her kesiminde aynı endişe dile getiriliyor: Sosyal medya ve dijital platformlar, özellikle gençlerimizi ve çocuklarımızı hızla etkisi altına alıyor.
Bugün toplumun her kesiminde aynı endişe dile getiriliyor: Sosyal medya ve dijital platformlar, özellikle gençlerimizi ve çocuklarımızı hızla etkisi altına alıyor. TikTok, Instagram, Netflix gibi platformlar, artık yalnızca eğlence araçları değil; yanlış yönlendirme, bağımlılık ve şiddet içerikli mesajlarla adeta birer “teknolojik uyuşturucu” haline gelmiş durumda.
16 yaş altına sosyal medya yasağı getirilmesi gerektiği fikri tartışılmalı, çünkü geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimiz bu ortamların kurbanı oluyor. Peki, bu konuda neden hâlâ ciddi bir önlem alınmıyor?
Sosyal medyanın görünen ve görünmeyen tehlikeleri
Sosyal medya, kontrolsüz bir güçle büyüyerek çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimlerini tehdit ediyor. Şiddet içerikleri, zararlı akımlar, siber zorbalık ve yanlış rol modeller, genç bireyleri şiddete, yalnızlığa ve çaresizliğe itiyor.
TikTok gibi platformlarda çocukların zararlı akımlara katıldığı, kendini tehlikeye attığı ve hatta hayatını kaybettiği örnekler artık ne yazık ki sıradan bir durum haline geldi. Netflix gibi platformlar ise her yaştan kullanıcıya hitap ederken, çocukların yaşına uygun olmayan içerikleri kolayca erişilebilir kılıyor. Çocuklar bu içeriklerle büyürken şiddeti normalleştiriyor, sağlıksız ilişki modellerini benimsiyor ve bağımlılığa sürükleniyor.
Devletin sorumluluğu ve ihmalleri
Sosyal medya platformlarının kontrolsüzlüğüne karşı devletin sorumluluğu büyüktür. Yasaların, özellikle 16 yaş altı için sosyal medya kullanımını sınırlayan düzenlemeler getirmesi gerekiyor. Bugün önlem almazsak, yarın çok geç kalabiliriz. Gençlerimizi bu dijital bataklığa kurban vermemek için ciddi adımlar atılmalıdır.
Sorulması gereken asıl soru şu: Yetkililer neden bu konuda harekete geçmiyor? Eğer bir devlet, gençliğini koruyamıyorsa, toplumun geleceğini de koruyamaz. Bu platformların yaydığı zararlı etkileri ortadan kaldırmak, yalnızca ailelerin değil, devletin de görevidir. Eğer bu görevler yerine getirilmiyorsa, halk olarak sormamız gerek: Biz yetkililere neden maaş ödüyoruz?
Neler yapılmalı?
16 Yaş Altına Sosyal Medya Kısıtlaması:
Avrupa’nın bazı ülkelerinde uygulandığı gibi, sosyal medya kullanımı için yaş sınırı getirilmelidir. Bu sınırın ihlal edilmesi durumunda ebeveynlere ve platformlara yaptırımlar uygulanabilir.
Dijital eğitim ve farkındalık programları kapsamında kamu spotu gibi eğitici programlar verilmeli, Çocuklar ve aileler için dijital farkındalık eğitimleri zorunlu hale getirilmelidir. Aileler, çocuklarını sosyal medyada nasıl koruyabileceklerini öğrenmelidir.
Platformlara sıkı denetim şart: Netflix, TikTok ve benzeri platformların içerikleri devlet tarafından düzenli olarak denetlenmelidir. Yaş sınırına uygun içerik sunmayan platformlar yaptırıma tabi tutulmalıdır.
Ebeveyn kontrolü ve alternatifler: Devlet, aileleri bilinçlendirecek kampanyalar düzenlemeli ve çocuklar için sağlıklı dijital alternatifler sunmalıdır.
Ailelerin sorumluluğu önemli: Devlet kadar ailelerin de bu konuda büyük bir rolü vardır. Çocukların teknolojiyle geçirdikleri süre, içeriklere erişimi ve sosyal medyadaki hareketleri mutlaka takip edilmelidir. Aileler, çocuklarını teknolojiye teslim etmek yerine onlara zaman ayırmalı, onları gerçek dünyada eğitmelidir.
Geleceğimizi kurtarmak için bugün harekete geçelim ki yarın çok geç olmasın
Sosyal medyanın ve dijital platformların kontrolsüz etkisi, gençlerimizi hızla bir uçuruma sürüklüyor. Bugün önlem almazsak, yarın bunun telafisi olmayacak. Devlet, aileler ve toplum olarak el ele verip gençlerimizi korumak zorundayız. Aksi takdirde, teknolojinin esir aldığı bir nesil yaratmış olacağız.
Unutmayalım, gençlerimizi kaybedersek geleceğimizi kaybederiz. Sosyal medyanın ve teknolojinin olumsuz etkilerini kontrol altına almak, yalnızca bir öncelik değil, toplumsal bir zorunluluktur. Şimdi harekete geçelim, yarın çok geç olmadan!