Tarımdan kaynaklı sera gazı emisyonları 50 yıl önceye göre 18 kat fazla
Tarımdan kaynaklanan sera gazı emisyonları 1960’larda olduğundan 18 kat daha fazla, küresel ısınmanın yaklaşık yüzde 30’u tarım kaynaklı.
Science dergisinde yayınlanan bir makaleye göre; tarımdan kaynaklanan sera gazı emisyonları 1960’larda olduğundan 18 kat daha fazla, küresel ısınmanın yaklaşık yüzde 30’u tarım kaynaklı. Tarlada kalan gübreler, bakteriler tarafından parçalanarak karbondioksitten 300 kat daha güçlü bir sera gazı olan azot oksit oluşturuyor.
Araştırmaya göre; iklim değişikliğinin tarımsal uygulamalara etkisi çok büyük. Su kıtlığı/azot oksit ve metan emisyonlarının artması/ toprak bozulması/ azot ve fosfor kirliliği/ istilacı türlerde artış/ biyolojik çeşitlilik kaybı gibi pek çok alanda zararı var.
Teknoloji ve sürdürülebilir tarım uygulamaları geniş ölçekte kullanılırsa, emisyonlar azaltılabilir. Tarımda, iklim dostu tarımın adaptasyonu için finansal kaynak yaratılmalı, hassas tarım, çok yıllık bitkiler, tarımsal voltaikler, azot fiksasyonu, genom düzenleme çalışmaları tarımda verim artışı sağlayarak tarımdan kaynaklı iklim değişikliği baskısını azaltabilir.
2050’ye Kadar Gıdalar Ne Kadar Artmalı
2050’de hatta 2100’de ne kadar daha gıdaya ihtiyacımız var. Bioscience’de yayımlanan bir araştırmaya göre 2050’deki gıda ihtiyacı yüzde 25 ile yüzde 70 arasında artmalı. Penn State Üniversitesi bilim insanı Mitch Hunter 2050’de gıda üretimni ikiye katlamak gerektiği iddiası bilime dayanmıyor. Araştırmaya göre 2014’e göre yüzde 26 daha fazla gıda lazım. Ancak bu gıdaları üretmek çok daha zor olacak. Şu anda verim zaten son noktada tarımsal üretim iki katına nasıl çıkarılacak.
İklimin Şanslıları, Kuzey Ülkeleri
İklim değişikliği tarımı yapma şeklimizi değiştirirken bazı ürünlerin ön plana çıkmasını sağlıyor. 2080’e kadar nohut, soya gibi ürünleri daha fazla tüketeceğiz. Önümüzdeki 30 yılda kuzey yarımkürede İngiltere gibi ülkelerde turunçgil gibi meyveler yetiştirilebilecek. İngiltere Ekoloji Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, İngiltere’de daha önce yetişmeyen 160 ürün yetiştirilebilecek, buğday ve çilek yetiştirilemeyecek. Bağcılık, bamya, ayçiçeği gelecekte İngiltere’nin önemli mahsullerinden olacak. Daha çok baklagil daha az karbon ayak izi daha fazla protein ve zengin biyoçeşitlilik anlamına gelecek. Ürün deseni ve tarım arazilerinin yerinin değişmesiyle yeni bir tedarik zinciri ihtiyacı ortaya çıkacak.
Ahırlardaki Metan Gazını Azaltan Cihaz İcat Edildi
Kopenhag Üniversitesi bilim insanları, klor ve ışık kullanılarak iklim değişikliğinin günahkârı ilan edilen sığırların gazını yok yüzde 90’ını yok ediyor. Cihaz domuz üretim çiftlikleri, biyogaz üretim ve atık su arıtma tesislerinde de kullanılabiliyor.
Dijital İkiz Bitkiler İle Tarımda Devrim
Mellon Üniversitesi bilim insanları, “nanomedikal ve dijital ikiz teknolojilerinden elde edilen bulguları kullanarak sürdürülemez tarım uygulamalarına yönelik çözümler üretiyor. Tarım küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 14 ile 28‘ine neden olurken, tüm tatlı su kaynaklarının yüzde 70’ini kullanıyor. Nature Nanotechnology’de yayınlanan makaleye göre, nanobiyoteknoloji yaklaşımlarıyla mikro besinler/bitki koruma ürünleri üretilebileceğini ortaya koyuyor. Dijital ikizler oluşturarak deneyler yapıldı. Dijital ikizler, altyapı yönetimi, öngörücü bakım gibi üretimde kullanılan çığır açıcı bir yöntem. Bir yapıyı ve çevresindeki koşulları birebir ortaya koyarak deneylerde işletmelerde devrim niteliğinde maliyet/zaman tasarrufu sağlıyor. Araştırma kapsamında dijital bitkiler oluşturuldu, nanotaşıyıcılar ilaçları dijital bitkilere taşıdı.
Velhasıl, gezegenin dertleri zorlu olsa da bilim dört bi koldan çalışıyor. İnsanlığı, geleceği kim besleyecek. Tarım var olan haliyle sürdürülebilir değil. O zaman bilimden alası, türümüzün yeniden ipleri eline alması ve etkiyle etiği aynı potada dönüşümü yaratacak güce dönüştürmesi gerekliliği. Gayrısı iş görmez bilelim.