Sürdürülebilirlik bütçeleri etkili sonuçlar yaratmıyor
Pek çok gıda gıdaların yerel işletmelerden gelmesini sürdürülebilirlik olarak pazarlıyor.
İngiltere’deki tüketicilerin yüzde 65’i sürdürülebilir, etik kaynaklı gıda ürünlerini olumlu buluyor. Uzmanlara göre şirketler, sürdürülebilirliği yanlış anlamışlar, gerçekte büyük fark yaratmayan projelere fon ayırıyorlar. Uzmanlara göre yeşil yıkama yerine artık şirketler tüm sisteme bakarak daha gerçekçi, akıllı, bilim destekli kararlar almalı, bütçeleri boşa harcamamalı.
Yerel Gıdanın Karbon Ayak İzi Yüksek
Pek çok gıda gıdaların yerel işletmelerden gelmesini sürdürülebilirlik olarak pazarlıyor. Oysa gıdanın milleri olan yolculuk kaynaklı emisyonlar genel karbon ayak izinin çok küçük bir bölümü. Yapılan araştırmalara göre yerel, küçük üretim yapmaktansa büyük çaplı üretim yapmanın karbon ayak izi bilinenin aksine daha düşük. Meksika’dan ithal edilen avokadoların emisyonu, yerel kaynaklı sığır etinden daha düşük. Uzmanlara göre sadece yakınlığa odaklanmak yerine ürünlerin tüm yaşam döngüsüne bakmak gerekiyor.
Organik Tarımın Ayak İzi Büyük
Organik tarım, iyi tarım, onarıcı tarım her biri sürdürülebilirliğin anahtarı gibi pazarlanıyor, biyoçeşitlilik ve toprak sağlığı için kısmen iyi olsalar da verim düşük olduğu için genel anlamda yaban hayatı azaltıyor, karbon ayak izini yükseltiyor. Organik hayvanlar daha uzun ömür nedeniyle, kilogram başına daha fazla sera gazı emisyonu anlamına geliyor. Bitki bazlı diyetler düşük karbon ayak izine sahip olsa da çok fazla arazi ve kaynak kullanıyor. Uzmanlara göre doğrusu bitkisel/hayvansal/alternatif gıdaların birlikte kullanılması.
Şirketler Yeşil Yıkama Yapacaklarına Gerçek Çözümlere Odaklanmalı
Hangi çiftçiliğin daha iyi olduğunu bulmanın yolu daha bilimsel gerçekçi ölçümlerden geçiyor. Bir ürünün üretim ve işlemeden taşıma, tüketim ve bertarafa kadar tüm yaşam döngüsü incelenmeli. Şirketler, kurumlar, hükümetler sürdürülebilirliği sadece plastik ambalaj kullanmamak olarak algılıyor. Oysa teknolojik çözümlerle çiftliklerde daha akıllı seçimler yapılabilir, verimlilik artırılabilir, fire düşürülür, tedarik zinciri optimize edilir. Şirketler trendleri takip edeceklerine gerçek sürdürülebilirliğin silahı olan veriyi kullanırlarsa daha faydalı olunabilir.
Velhasıl, sürdürülebilirlik sadece etik kurallardan ibaret değil elbette, verimlilik, maliyet etkinliği, uzun vadeli finansal ve çevresel dayanıklılık da sürecin önemli bir parçası. Restoranlar, gıda şirketleri, sürece katkısı düşük yerel tedarik ve ambalaj ile ilgili paliyatif çözümlerin peşinden koşacaklarına, tedarik zincirine, enerji verimliliğine yatırım yaptıklarında sonuç daha başarılı oluyor. Yeşil aklama yerine “stratejik doğru bilgilendirme” tüketicinin de doğru tercihler yapmasını sağlıyor.