Psikolog Sevgi Keske: “Psikoterapi gönüllülük esasına dayalı bir süreçtir”
Psikoterapi uygulamaları hakkında bilgi veren Psikolog Sevgi Keske, “Psikoterapi, kişinin değişmek isteği ve gönüllülüğü esasına dayalı bir süreçtir.” dedi.
Mehmet UZEL (Kayseri İGFA) – Ünlü psikolog Sevgi Keske psikoterapi uygulamaları hakkında bilgi verdi. Keske psikoterapilerin kişinin bireysel, ilişkisel alanlarda girdiği çıkmazlarda sorun çözme becerilerini geliştirme, bireysel sınır ve sınırlılıklarını keşfetme, kendisini bir takım olumsuzlukların kötü etkilerinden koruma, kendi iç ve dış gerçekleri arasındaki uyumsuzlukları dengelemeye yardımcı, destekleyici, iyileştirici uygulamalar olduğunu söyledi.
Sevgi Keske, “Terapi sürecinde bu gibi konularda bireyin kendi ihtiyaçlarını görmesi, çözüm noktalarındaki tıkanıklıkları açması, kendini ifade becerileri geliştirmesi tarzında değişimler gerçekleşir.
Birçok psikoterapi yönteminden bazıları doğrudan güncel semptoma yönelik, bazıları da semptomların nedenlerine ve köklü olarak incelenmesine yönelik uygulamalar içerir. Semptoma yönelik uygulamaların birçoğu yapılandırılmış, görüşme sayısı, konusu önceden planlanmış, kısa süreli yöntemlerdir. Semptomların nedenlerine yönelik çalışılan uygulamalarda görüşmeler danışanın o günkü duygu durumuna göre anlık olarak yapılandırılır. Kaç görüşme yapılacağı sorundan soruna ve kişiden kişiye değişebilir.” dedi.
Psikolog Sevgi Keske şöyle devam etti:
Psikoterapi, kişinin değişmek isteği ve gönüllülüğü esasına dayalı bir süreçtir.
Devam etmekte olan bir psikoterapi sürecinde danışan, bir takım duygusal iniş ve çıkışlar yaşayabilir. Henüz oluşmakta olan değişim bazen içsel olarak bazen de yakın çevreden gelen şaşkınlık, reddetme, eleştirme gibi tepkilere yol açabilir. Çünkü yeni bir durumu kabul etmek her zaman kolay olmayabilir.
Uzun süreli psikoterapilerde sık karşılaşılan durumlardan biri, danışanların terapi sürecinin bazı kritik zamanlarında yeteri kadar iyileştim düşüncesine veya suçluluk, utanç, korku, yalnızlaşma gibi zor duygulara kapılıp terapiyi bırakmalarıdır.
Derinlikli çalışılan psikoterapi yöntemlerinde bazen terapiste yönelen olumsuz duygular da terapiyi bırakma nedeni olabilir. Eğer buna yol açan gerçek bir neden yoksa “aktarım” denilen bu durumla yüzleşmek hem terapist hem danışan açısından kritik, iyileştirici bir aşamadır.