Planlı üretim modeli çiftçiye nefes aldıracak
Tarım sektörünün gelişigüzel hamlelerle yönetilmesi ‘toprağın efendileri’ çiftçiler için yıllardır süregelen bir kısır döngüyü ifade ediyor. Bu sorunu aşması için tasarlanan ‘planlı üretim modeli’ ise çiftçinin üç yıl önceden ne ekeceğini bilmesi, üretimi artırması gibi özellikleriyle yeni bir dönemin kapısını aralıyor.
Mehmet Hanifi GÜLEL
Tarımda planlı üretim ile çiftçiler için yeni bir döneme giriyor. Yeni dönemde çiftçilerin Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu ürün ve miktarı ekmesiyle arz ve talepte kontrol sağlanması hedefleniyor. Eylül ayından itibaren hububat, baklagiller ve yağlı tohumlar başta olmak üzere tarımda planlı üretim modeline geçilecek.
Planlı üretimle işlenmeyen arazilerin üretime kazandırılması, tarımsal üretim yapılan alanların kayıt altına alınması ve sözleşmeli üretimin yaygınlaştırılması hedefleniyor. Buna ilave çiftçiler, ne ekeceğini 3 yıl önceden bileceği yeni bir döneme giriyor. Böylece daha fazla üretim yapılarak, iç tüketimin karşıladığı gibi gıda ürünlerinin ihracatında da istikrarın yakalanması hedefleniyor.
Türkiye’nin 78 milyon hektar olan yüzölçümünün yaklaşık üçte biri olan 24 milyon hektar alan ekilebilir tarım arazisine sahip. 30 yıl önce ekilebilir arazi miktarı 27 milyon hektardı. Son yıllarda ekilebilir arazilerdeki kayıp da dikkat çekiyor. 2023 yılında 31 milyar dolar gıda ürünleri ihraç eden Türkiye, 212 ülke ve bölgeye 2 bin 200 çeşit tarım ürünü ihraç etti.
2023 yılında bitkisel üretim 136,9 milyon tona yükseldi
Yaklaşık 9 trilyon dolarlık ticaret hacminin döndüğü bir coğrafyada bulunan Türkiye, bugün itibarıyla Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki en büyük tarımsal ürünlerin ihracatçısı ülkeleri arasında yer alıyor.
Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıllık dönemde gıda ürünleri ihracatını 50 milyar dolara çıkaracak üretim ve ihracat potansiyeli bulunuyor. Planlı üretim; bitkisel üretim, hayvansal üretim ve su ürünleri üretiminde tarım havzası veya işletme bazında üretim planlanmasını kapsıyor.
Çiftçiler, yeni yönetmeliğe göre artık izin almadan tarımsal üretim yapamayacak. Tarım sektörünün 2023 yılında toplam bitkisel üretimi 136,9 milyon tona yükseldi. Türkiye üretiminde dünyada birinci olduğu fındık, kiraz, incir ve kayısının yanı sıra ayva, haşhaş tohumu, kavun ve karpuzda ikinci; mercimek, antepfıstığı, kestane, vişne ve hıyarda üçüncü; ceviz, zeytin, elma, domates, patlıcan, ıspanak ve biberde ise dördüncü sırada bulunuyor.
Maliyet artışı tam gaz
Diğer yandan, girdi maliyetlerinin yüksek seyrinin devam etmesi ve tarımda çalışanların yaş ortalamasının yükselmesi tarımda alarm veren konuların başında geliyor. Tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE) Şubat’ta aylık bazda yüzde 3,59 artarken, yıllık bazda yüzde 49,92 yükseldi. Ana gruplarda bir önceki aya göre, tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 3,63 artış, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 3,34 artış gerçekleşti.
Bir önceki yılın aynı ayına göre göre tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 46,51 artış, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 75,27 artış gerçekleşti. Son yıllarda hayvancılık politikalarında uygulanan yanlışlıklar sonucunda üreticilerin üretimden çekilmesi ve hayvan sayısının azalmasında etkili oldu. Tüm bunların sonucunda son dönemde et krizinin piyasada fiyatları tetiklediğini görmek mümkün.
Çiftçinin 5 temel sorunu var
1-Pazarlama ve fiyat belirsizliği: Çiftçiler, ürünlerini pazarlamak ve satmak konusunda bir dizi zorluklarla boğuşuyor. Pazarlama zincirindeki aracılar, fiyat belirsizliği ve dalgalanmalar nedeniyle bazen çiftçiler üretimini yaptığı ürünlerde zarar edilebiliyorlar.
2-İklim değişikliği: Son yıllarda iklim değişikliği çiftçiler olumsuz etkiliyor. Düzensiz yağışlar, artan sıcaklık ve diğer iklim değişikliği faktörleri, tarım ürünlerini ve çiftçilerin gelirlerini azaltabilir.
3-Verimlilik: Bazı çiftçiler, verimli tarım yöntemleri, toprak işleme teknikleri veya modern tarım ekipmanlarının eksikliği nedeniyle düşük verim elde ediyor.
4-Su kaynakları: Sulama sistemlerinin yetersizliğinden dolayı rekolte ve kalite olumsuz etkileniyor.
5-Desteklemeler: Devlet desteklerin yetersiz veya etkisizliği verimliliği artıramıyor. Aynı zamanda, tarım desteklerinin geç ödenmesi de çiftçilerin zarar etmesine yol açıyor.