Meradaki sığırların karbon ayak izi daha yüksek
PNAS’ta yayınlanan bir araştırmaya göre, merada beslenen hayvanların karbon ayak izi daha düşük bilgisinin doğru olmadığı ortaya çıktı.
Çevre fiziği profesörü Gidon Eshel, “ABD’de sığırlarının verimleri, yem ihtiyaçları ve metan üretimine ilişkin tahminler alındı veriler, otla beslenen ve endüstriyel olarak üretilen sığır etinin emisyonları yapay zekâyla modellendi, simüle edildi. ABD’de otla beslenen sığır etinin kilo başına endüstriyel sığır etinden yüzde 10 ile yüzde 25 daha fazla emisyon ürettiği ortaya çıktı. Araştırmacılara göre, otla beslenen hayvanların midelerinde metan üretimini artıran lignin ve selüloz daha fazla var. Eshel’e göre, sığır etinin sağlık yönü tartışılmaz ama ABD gibi zengin ülkelerde karbon ayak izi yüksek sığır eti daha az tüketilmeli.
Amerikan Sığır Eti Endüstrisi Hayvancılığın İklime Etkisini Gizledi
Araştırmaya göre sığır endüstrisi hayvancılığın iklim etkisini 1989’dan beri biliyordu ama yanıltıcı reklamlarla süreci baltaladı. Hayvancılığın sera gazı emisyonlarına etkisi ilk defa 2006 yılında “Hayvancılığın İzi” raporuyla kamuoyuna duyruldu. Uzmanlara göre tıpkı petrolde olduğu gibi konu çok daha önceden biliniyordu ama gizlendi. Rapora göre küresel emisyonların yüzde 18’i hayvancılık kaynaklı. BM daha sonra hayvancılık etkisini yüzde 14,5 olarak revize etti. Oysa 1989’da NASA’dan James Hansen Kongre’ye hayvancılık kaynaklı iklim değişikliği endişesini sunmuştu.
Biyoçeşitliliği Korumak İçin Büyük Ormanlar Gerek
Biyoçeşitliliği korumanın en etkili yolu, büyük ormanlar mı yoksa küçük parçalar halindeki ormancıklar mı? Uzmanlara göre, küçük ormanlarda hayvanların eş bulma riski var, genetik çeşitlilik korunamaz, kuraklıkla mücadele edilemez. Nature dergisinde yayınlanan bir makaleye göre, “parçalanmış doğal alanlar biyoçeşitlilik için kötüdür.” Araştırma kapsamında Avrupa, Güney/ Orta Amerika ve Avustralya’daki 28 bilim insanı, altı kıtayı ve 4 binden fazla türü kapsayan 37 biyoçeşitlilik çalışmasından veri topladı. Büyük kara parçalarında bin ile 300 bin hektar arasındaki tür sayıları yakındaki benzer ekosistemlerdeki daha küçük parçalardan alınan örneklerle karşılaştırıldı. Büyük orman alanlarında küçük alanlara göre yüzde 12 daha fazla tür olduğu ortaya çıktı.
Velhasıl, bildiğimiz pek çok bilgi temelde şehir efsanelerinden kulaktan dolma hurafelerden ibaret. Geleceği beslemek için her şeyden önce temiz, bilimsel bilgiye ulaşmak zorundayız. Yoksa stratejilerimiz yol boyunca yerle yeksan olacak, benden söylemesi.