Liderin omzundaki yük ve çöküşe giden yol
TÜİK’in yanıltıcı rakamları, bürokrasinin hantallığı ve koltuklara oturup iş yapmayanlar… Bu insanlar sadece ülkenin ve halkın kaderiyle oynamakla kalmıyor, aynı zamanda 23 yıldır gece gündüz çalışan bir lidere de ihanet ediyorlar.
TÜİK’in yanıltıcı rakamları, bürokrasinin hantallığı ve koltuklara oturup iş yapmayanlar… Bu insanlar sadece ülkenin ve halkın kaderiyle oynamakla kalmıyor, aynı zamanda 23 yıldır gece gündüz çalışan bir lidere de ihanet ediyorlar. Peki, bu durum nereye kadar devam edecek?
Unutmayın sessizlik, zulme ortak olmaktır; Susmak, adaletsizliğe boyun eğmektir. Bu ülke bizim, kaderimizi değiştirecek olan da bizleriz.
23 yıldır bu ülkenin başında Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir lider var. Gece gündüz demeden çalışan, ülkesine ve partisine omuz veren bir lider. Ama ne acıdır ki, bu omuzlarda yükselen birileri, liderin sırtından geçinmekle meşgul. Halkın dertleriyle ilgilenmek yerine, kendilerini koruma altına almış bir kesim var. Liderle halkın arasına örülen görünmez duvarlar, sorunların iletilmesini engelliyor. Yukarısı için her şey güllük gülistanlık, ama aşağıda halkın sesi duyulmuyor.
Güzel bir ülkede kötü kader yaşıyoruz; Ahlak çökmüş, insaf unutulmuş. Esnaf zam üstüne zam yaparak halkın cebini yakıyor. Adalet terazisi ne yazık ki şaşmış; hak arayanın sesi duyulmuyor. Seçimden önce verilen büyük vaatler, seçimden sonra unutuluyor. Belediye başkanları ve siyasiler halka hizmet etmek yerine koltuklarını sağlamlaştırma peşinde.
Özel okullardaki fahiş zamlar, çocuklarını okutmaya çalışan ailelerin belini büküyor. Vergilerle geçinen halk, teşviklerle zenginleşen yandaşlara bakıyor. Her geçen gün bu çarpık düzen, toplumu daha da kutuplaştırıyor. Fakir daha fakir, zengin daha zengin oluyor.
Artık yeter! Gözümüzü kapatmanın, susmanın zamanı geçti. Uyanmalıyız. Liderlerin de, halkın da, ahlakın da silkelenip kendine gelmesi gerekiyor. Bu ülke bizim; kaderimizi değiştirecek olan yine biziz. Eğer ahlakı diriltmez, adaleti sağlamaz, haksızlığa “dur” demezsek, bu çöküşün bir parçası oluruz.
Ey millet! Sadece eleştirmek yetmez; çözüm aramalıyız. Hep birlikte ahlakı, adaleti ve vicdanı yeniden inşa etmeliyiz. Unutmayalım, bir liderin omzundaki yük, halkın desteği olmadan taşınamaz. Şimdi birlik olmanın, iyiliği ve doğruluğu diriltmenin zamanı.
Milletin vicdanına sesleniyoruz: Sessizlik zulmü büyütür, ahlaksızlığı normalleştirir. Yeter demek için bugün değilse ne zaman?
Unutmayın, bir liderin başarısı ancak halkının desteğiyle mümkündür. O desteği baltalayanları görmezden gelirsek, sadece liderimize değil, kendimize de ihanet ederiz.
Şimdi birlik olmanın, doğruya “evet,” yanlışa “dur” demenin zamanı. Türkiye’nin güzel bir geleceği hak ettiğine inanıyorsak, bu çarpıklığa karşı sesimizi yükseltmek zorundayız.