LADİN’İN 20 YIL ÖNCEKİ MEKTUBU ABD’DE GÜNDEM OLDU.
İsrail’in Gazze’deki saldırıları sürerken, Batılı sosyal medya kullanıcıları, Usame Bin Ladin’in 20 yıl önce Amerika’ya yazdığı mektubu “yeniden keşfetti.”
Batılı kullanıcılar, Bin Ladin’in ABD’ye karşı neden savaştıklarını açıkladığı ve Amerikan politikalarını eleştirdiği konuşmasına hak verdiklerini belirten videolar paylaştı.
Mektubun viral olmasının ve çok sayıda kullanıcı tarafından paylaşılmasının ardından başta İngiliz Guardian olmak üzere birçok site mektubu erişime kapattı.
Bin Ladin’in mektubu Mepa News okurları için İngilizce kaynağı üzerinden Türkçeleştirildi. Mektupta yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News’in editöryel politikasını yansıtmayabilir.
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
“Kendileriyle savaşılanlara (mü’minlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir.” (Hac Suresi, 39’uncu ayet)
“İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inkâr edenler ise tağut yolunda savaşırlar. Öyleyse siz de şeytanın dostlarına karşı savaşın, çünkü şeytanın hilesi gerçekten zayıftır.” (Nisa Suresi, 76’ncı ayet)
Bazı Amerikalı yazarlar “neden savaşıyoruz?” başlığı altında makaleler yayınladılar. Bu makaleler, bazıları gerçeğe bağlı kalan ve İslam hukukuna dayanan, bazıları da dayanmayan bir dizi yanıta yol açtı. Burada, Allah’ın mükâfatını umarak, O’ndan başarı ve destek dileyerek, bir açıklama ve uyarı olarak gerçeği özetlemek istedik.
Allah’ın yardımını dileyerek, cevabımızı Amerikalılara yöneltilen iki soru temelinde oluşturuyoruz:
İlk soru: Neden sizinle savaşıyor ve size karşı çıkıyoruz?
İkinci soru: Sizi neye çağırıyoruz ve sizden ne istiyoruz?
İlk soruya gelince… Neden sizinle savaşıyor ve size karşı çıkıyoruz? Cevap çok basit:
(1) Çünkü bize saldırdınız ve saldırmaya devam ediyorsunuz.
a) Filistin’de bize saldırdınız:
(i) Filistin, 80 yılı aşkın bir süredir askeri işgal altında. İngilizler, sizin yardımınız ve desteğinizle, Filistin’i 50 yıldan fazla bir süredir işgal altında tutan Yahudilere teslim etti. Bu 50 yıl baskı, zulüm, suç, cinayet, sürgün, yıkım ve tahribatla dolu yıllardı. (Bu mesaj yayınlandığında İsrail’in kurulmasının üzerinden takriben 50 sene geçmişti-mütercim) İsrail’in kurulması ve sürmesi en büyük suçlardan biridir ve sizler de bu suçu işleyenlerin liderlerisiniz. Ve elbette Amerika’nın İsrail’e verdiği desteğin derecesini açıklamaya ve kanıtlamaya gerek yok. İsrail’in kurulması, silinmesi gereken bir suçtur. Bu suça katkıda bulunarak elleri kirlenmiş olan her bir kişi bunun bedelini ağır bir şekilde ödemelidir.
(ii) Yahudilerin Tevrat’ta kendilerine vaat edildiği üzere Filistin üzerinde tarihi bir hakka sahip oldukları yönündeki uydurma yalanlarınızı tekrarlamaktan henüz yorulmadığınızı görmek bizi hem güldürüyor hem de ağlatıyor. Bu sözde gerçek konusunda onlarla tartışan herkes anti-semitizmle suçlanıyor. Bu, tarihteki en yanlış, en yaygın uydurmalardan biridir. Filistin halkı saf Araplar ve orijinal Semitlerdir. Musa’nın (selam üzerine olsun) mirasçıları ve değiştirilmemiş gerçek Tevrat’ın mirasçıları Müslümanlardır. Müslümanlar İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed de dahil olmak üzere tüm Peygamberlere inanırlar, Allah’ın selamı ve bereketi hepsinin üzerine olsun. Eğer Tevrat’ta Musa’nın takipçilerine Filistin üzerinde bir hak vaat edilmişse, Müslümanlar buna en layık millettir.
Müslümanlar Filistin’i fethedip Romalıları kovduklarında Filistin ve Kudüs, tüm Peygamberlerin -salât ve selâm üzerlerine olsun- dini olan İslâm’a geri dönmüştür. Bu nedenle, Filistin üzerinde tarihsel bir hak çağrısı, Allah’ın tüm Peygamberlerine (salât ve selâm üzerlerine olsun) iman eden İslam ümmetine karşı yapılamaz. Biz bu peygamberler arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz.
(iii) Filistin’den akan kanın intikamı aynı şekilde alınmalıdır. Bilmelisiniz ki Filistinliler yalnız ağlamıyor kadınları yalnız başlarına dul kalmıyor, oğulları yalnız başlarına yetim kalmıyor.
(b) Somali’de bize saldırdınız; Çeçenistan’da bize karşı Rus zulmünü, Keşmir’de bize karşı Hint zulmünü ve Lübnan’da bize karşı Yahudi saldırganlığını desteklediniz.
(c) Sizin gözetiminiz, rızanız ve emirleriniz altında, sizin temsilcileriniz olarak hareket eden ülkelerimizin hükümetleri bize her gün saldırmaktadır.
(i) Bu hükümetler halkımızın İslam şeriatını tesis etmesini engellemekte, bunu yapmak için şiddet ve yalan kullanmaktadır.
(ii) Bu hükümetler bize zilleti tattırmakta ve bizi büyük bir korku ve boyun eğme hapishanesine yerleştirmektedir.
(iii) Bu hükümetler ümmetimizin servetini çalmakta ve size yok pahasına satmaktadır.
(iv) Bu hükümetler Yahudilere teslim olmuş ve Filistin’in büyük bir kısmını onlara teslim ederek kendi halklarının parçalanmış uzuvları üzerinde devletlerinin varlığını kabul etmişlerdir.
(v) Bu hükümetlerin ortadan kaldırılması üzerimize farzdır ve ümmeti özgürleştirmek, şeriatı en üstün kanun haline getirmek ve Filistin’i yeniden kazanmak için gerekli bir adımdır. Ve bu hükümetlere karşı mücadelemiz size karşı mücadelemizden ayrı değildir.
(e) Bu nedenle Amerikan halkı, Amerikalılar ve Yahudiler tarafından bize karşı işlenen tüm suçlardan masum olamaz.
(f) Yüce Allah, intikam alma iznini ve seçeneğini meşru kılmıştır. Bu nedenle, eğer bize saldırılırsa, bizim de karşılık verme hakkımız vardır. Kim bizim köylerimizi ve kasabalarımızı tahrip ederse, bizim de onların köylerini ve kasabalarını tahrip etme hakkımız vardır. Kim bizim servetimizi çalmışsa, bizim de onların ekonomisini yok etme hakkımız vardır. Ve kim bizim sivillerimizi öldürdüyse, bizim de onlarınkini öldürmeye hakkımız vardır.
Amerikan hükümeti ve basını hala bu soruya cevap vermeyi reddediyor: Neden New York ve Washington’da saldırıya uğradılar?
Eğer Şaron Bush’un gözünde bir barış adamıysa, o zaman biz de barış adamıyız. Amerika ahlak ve ilkelerin dilinden anlamıyor, bu yüzden biz de ona anladığı dilden hitap ediyoruz.
ekonominizi kontrol eden Yahudiler duruyor.
(xi) İnsanlık tarihinde seçkin bir yere sahip olmanızın nedeni, insanlığı yok etmek için tarihteki diğer tüm uluslardan daha fazla güç kullanmış olmanızdır. İlkeleri ve değerleri savunmak için değil, çıkarlarınızı ve kârlarınızı güvence altına almak için acele etmenizdir. Japonya, savaşı sona erdirmek için müzakereye hazır olduğu halde, Japonya’ya nükleer bomba atan sizdiniz. Kaç tane baskı, zulüm ve adaletsizlik eylemi gerçekleştirdiniz, ey özgürlük davetçileri?
(xii) En önemli özelliklerinizden birini unutmayalım: Hem ahlakta hem de değerlerde ikilem içinde olmanız, ahlak ve ilkeler hususundaki iki yüzlülüğünüz. Sizin için tüm davranışların, ilkelerin ve değerlerin iki terazisi var: Biri sizin için diğeri diğerleri için.
Dışişleri Bakanlığınız insan haklarını ihlal eden ülkelerin istatistiklerini içeren yıllık raporlar yayınladı. Ancak, mücahitler sizi vurduğunda tüm bunlar yok oldu ve daha sonra, lanetlediğiniz bu aynı hükümetlerin yöntemlerini uyguladınız. Amerika’da binlerce Müslüman ve Arap’ı yakaladınız, hiçbir gerekçe göstermeden, mahkemeye çıkarmadan, hatta isimlerini bile açıklamadan gözaltına aldınız. Daha yeni, daha sert yasalar çıkardınız.
Guatanamo’da yaşananlar Amerika ve değerleri için tarihi bir utanç kaynağıdır ve yüzünüze haykırmaktadır: “Siz ikiyüzlüler, herhangi bir akde veya antlaşmaya attığınız imzanın değeri nedir?”
21’inci ayet)
Sizin gibi önceki şeytani imparatorlukları kovmayı ve yok etmeyi başaran İslam ümmeti saldırılarınızı reddeden, kötülüklerinizi ortadan kaldırmak isteyen ve sizinle savaşmaya hazır olan ümmet. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, İslam ümmeti ruhunun derinliklerinde sizin kibir ve küstahlığınızı hor görmektedir.
Eğer Amerikalılar tavsiyelerimizi ve onları çağırdığımız iyilik, hidayet ve doğruluğu dinlemeyi reddederlerse, Bush’un başlattığı bu Haçlı seferini de, tıpkı mücahitlerin ellerinde aşağılandığınız, büyük bir sessizlik ve utanç içinde evinize kaçtığınız önceki Haçlı seferleri gibi kaybedeceğinizi bilin. Eğer Amerikalılar bu çağrılara karşılık vermezse, o zaman onların kaderi de askeri yenilgileri, siyasi dağılmaları, ideolojik çöküşleri ve ekonomik iflaslarıyla başa çıkmak için Afganistan’dan kaçan Sovyetlerin kaderi gibi olacaktır.
Bu bizim Amerikalılara, onların mesajına bir cevap olarak verdiğimiz mesajdır. Şimdi onlarla neden savaştığımızı ve Allah’ın izniyle nasıl bir cahiliye karşısında galip geleceğimizi biliyorlar.”