Komşu Suriye ile barışın yolu: Toprak bütünlüğü ve ortak gelecek
Suriye’de süren her çatışma, ülkenin toprak bütünlüğünü daha fazla tehdit ediyor, toplumsal bağlarını zayıflatıyor ve dış müdahalelerin önünü açıyor.
Suriye’deki Çatışmalar, Ortak Acı, Ortak Çözüm Arayışı; Suriye toprakları bir kez daha çatışmaların gölgesinde. Esad rejimi ile rejim karşıtı aşiret grupları arasındaki gerilim, zaten yorgun düşmüş bir ülkenin yaralarını daha da derinleştiriyor. Bu çatışmalar, yalnızca Suriye halkını değil, tüm bölgeyi derinden etkileyen bir kriz haline gelmiştir. Bugün burada konuşmamız gereken, kimlerin kazandığı değil, neden kimsenin kazanamadığıdır.
Kardeş Kanı ve Bölgeyi Kuşatan Tehlikeler; Suriye’nin her köşesinde yıllardır süren çatışmalar, bölgenin tarihi, kültürel ve demografik dokusunu zedelemiştir. Bugün rejim ile aşiret grupları arasında yaşanan bu yeni çatışma dalgası, yalnızca bu iki tarafın meselesi değil, dış güçlerin bölgeye dair oyunlarının da bir yansımasıdır.
Birbirine düşmanlaştırılan kardeşlerin savaşı, tarih boyunca hep birilerini güçlendirmiştir. Ama bu güçlenenler hiçbir zaman halkın kendisi olmamıştır. Suriye’de süren her çatışma, ülkenin toprak bütünlüğünü daha fazla tehdit ediyor, toplumsal bağlarını zayıflatıyor ve dış müdahalelerin önünü açıyor.
Bölünmüşlük Kimseye Fayda Getirmez; Aşiretler ve rejim arasındaki çatışma, aslında daha büyük bir sorunun küçük bir parçasıdır. Suriye, sadece bir hükümet veya bir grup insanın değil, 22 milyon insanın ortak vatanıdır. Bu topraklarda barış sağlanmazsa, kazananlar yalnızca kaostan fayda sağlayan dış aktörler olacaktır.
Ünlü bir Arap atasözü der ki: “Bir evi yıkmak isteyenler, önce içindeki kardeşleri birbirine düşman eder.” Bugün Suriye’de olan tam da budur. Bölgedeki bölünmüşlük, yalnızca Suriye’nin değil, tüm Ortadoğu’nun geleceğini karanlık bir yola sürüklemektedir.
Barış, en yakınımızdan başlamalıdır; Tarih boyunca milletler, komşularıyla barış ve iş birliği içinde olduklarında güçlenmiş, çatışma ve düşmanlık içinde olduklarında ise zayıflamıştır. Türkiye ve Suriye, yalnızca sınır komşusu değil, tarih, kültür ve kader birliği yapmış iki kardeş ülkedir. Ancak, son yıllarda yaşanan krizler ve müdahaleler, bu kardeşliği zedelemiş, iki ülkeyi de huzurdan ve istikrardan mahrum bırakmıştır.
Bugün, Suriye’nin toprak bütünlüğü tehlikededir ve bu tehlike yalnızca Suriye’yi değil, Türkiye’yi de yakından ilgilendirmektedir. Çünkü Suriye’nin parçalanması, bölgede güç dengelerini değiştirecek ve İsrail başta olmak üzere, bölgede istikrarsızlıktan fayda sağlayan ülkelerin çıkarlarına hizmet edecektir. Bu duruma karşı, Türkiye’nin hem Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunması hem de iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirmek için adımlar atması gerekmektedir.
Suriye’nin parçalanması kime hizmet ediyor?
Suriye’nin bölünmesi, bölgeyi kaosa sürükleyecek bir domino etkisi yaratabilir. Irak’ta başlayan parçalanma senaryolarının Suriye üzerinden devam ettirilmek istenmesi, açıkça İsrail’in “Büyük Ortadoğu Projesi” ile uyumludur. İsrail, kendisi için tehdit olarak gördüğü ülkeleri zayıflatmak adına, sınırlarında küçük ve etkisiz devletçikler oluşturmayı hedeflemektedir. Bu plan, yalnızca Suriye’yi değil, Türkiye’yi de tehdit eden bir senaryodur.
Suriye’nin parçalanması durumunda, sınırlarımızda terör koridorları oluşacak, bölgeye dış güçlerin müdahalesi daha da artacak ve Türkiye’nin ulusal güvenliği ciddi bir şekilde zedelenecektir. Bu nedenle Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye için bir dış politika tercihi değil, bir zorunluluktur.
Barış için atılması gereken adımlar
- Siyasi Diyalog Kapılarını Açmak; Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilerin yeniden tesis edilmesi, doğrudan ve samimi bir diyalogla mümkündür. Diplomasi, savaş meydanlarında kazanılamayacak zaferleri masada kazanmayı mümkün kılar. Bugün, iki ülke liderlerinin öncelikli hedefi, geçmişin hatalarından ders çıkararak ortak bir gelecek inşa etmek olmalıdır.
- Suriye’nin Toprak Bütünlüğünü Güvence Altına Almak; Türkiye, uluslararası platformlarda Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmalı ve bu konuda her türlü iş birliğine açık olduğunu göstermelidir. Terör örgütlerinin bölgeyi parçalama planlarına karşı ortak bir mücadele yürütülmelidir.
- Göç ve Güvenlik Sorununu Çözmek; Türkiye’deki milyonlarca Suriyeli sığınmacının ülkelerine dönüşü, yalnızca Suriye’nin istikrarıyla mümkündür. Bu dönüşler, insani değerler çerçevesinde ve iki ülkenin ortak planlamasıyla gerçekleştirilmelidir. Aynı zamanda sınır güvenliği, iki ülkenin koordineli çalışmasıyla sağlanmalıdır.
- Ekonomik ve Kültürel İş Birliği; Savaşın yıktığı Suriye’nin yeniden inşası, Türkiye-Suriye iş birliğiyle hızlandırılabilir. Bu, hem Suriye halkına destek olacak hem de bölgede ekonomik istikrarı artıracaktır. Aynı zamanda kültürel bağların yeniden güçlendirilmesi, halklar arasındaki güveni yeniden inşa edecektir.
- Bölge Ülkeleri ile Ortak Hareket; Türkiye, İran, Irak ve diğer bölge ülkeleriyle ortak bir strateji geliştirerek, Suriye’nin parçalanmasına karşı birleşik bir cephe oluşturmalıdır. Bu ülkeler, dış güçlerin oyunlarını boşa çıkarmak adına birlikte hareket etmelidir.
Barışın Önündeki Engeller ve Çözüm Yolları; Suriye ile barışmanın önündeki en büyük engel, dış güçlerin bölgede istikrarsızlığı körükleyen müdahaleleridir. Bu güçler, Türkiye ve Suriye’nin iş birliği yapmasından rahatsızlık duymakta ve iki ülke arasındaki gerilimi artırmaya çalışmaktadır. Ancak, halklarımızın ortak çıkarları, bu oyunları boşa çıkaracak kadar güçlüdür.
Yunus Emre’nin dediği gibi; “Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz.”
Türkiye ve Suriye halkları, ortak bir geleceği paylaşacak kadar birbirine yakındır. Barış ve iş birliği, yalnızca devletler için değil, halklar için de bir zorunluluktur.
Barışın Bedeli, Savaşın Yıkımından Daha Azdır; Suriye ile barışmak, yalnızca iki ülkenin değil, tüm bölgenin kaderini olumlu yönde değiştirecektir. Bunun için geçmişin yüklerini bir kenara bırakıp, geleceğe umutla bakmamız gerekmektedir. Barışın maliyeti ne olursa olsun, savaşın getirdiği yıkımın her zaman daha ağır olduğunu unutmamalıyız.
Toprak bütünlüğü savunulan bir Suriye, güvenli bir Türkiye demektir; Artık uzaklara değil, yanı başımızdaki komşumuza bakma zamanı. Barışın yolu, adaletten ve sağduyudan geçer. Yolumuz barış, rehberimiz adalet olsun!