Kısasa Kısas: Adaletin Gerçek Yüzü
Amerika’da bir Ukraynalı kadın tren yolculuğunda barbarca boğazından bıçaklanarak öldürüldü.
Katil, idam cezasına çarptırıldı. Bu karar, dünya kamuoyuna “ibret” olsun diye alındı. İşte biz de aynı şeyi söylüyoruz: İbret olsun diye idam cezası istiyoruz.
Çünkü masum bir insanın canını vahşice alan birinin, elini kolunu sallayarak yaşaması, adaletin ruhuna ihanettir.
Bir masumun göz göre göre öldürülüşünde ne merhamet vardır, ne insaf, ne de insanlık… Böylesine vahşi bir saldırının karşılığında toplumun vicdanını tatmin edecek tek şey, kısasa kısastır.
Fakat işin en çelişkili tarafı şudur: Barbar Amerikan devleti kendi vatandaşını öldüreni darağacına göndermekte tereddüt etmiyor. Polisleri sokakta istediği gibi insan vuruyor, mahkemeleri “devlet güvenliği” diyerek infazları onaylıyor. Ama iş bize gelince, “Siz idam cezası getiremezsiniz” diye ahkâm kesiyorlar. Bir yandan cellatlık yapıyorlar, öte yandan bize insan hakları nutukları atıyorlar.
O halde soralım: Bu ikiyüzlü düzene neden boyun eğiyoruz?
Neden kendi adaletimizi tesis etmekten geri duruyoruz?
Bir cani, masum bir kadının boğazını bıçaklarken ne kadar duygusuz ve vahşiyse, toplum da adaletin terazisini dengelemek için o kadar net ve kararlı olmalıdır.
İnsanı insan yapan değer, mazlumun hakkını zalimden söke söke alabilmektir.
Adalet, vicdanı rahatlatır, toplumu ayakta tutar. Kısasa kısas olmadan adalet tamam olmaz.