Kimin İçin Bu Cezalar, Kimin İçin Bu Koltuklar?
Bir yanda belediyeler; çevre temizlik vergisinden suya, emlak vergisinden otopark ücretlerine kadar her kaleme zam üstüne zam yapıyor. Diğer yanda hükümet; trafik cezalarını, harçları, vergi kalemlerini katlayarak artırıyor. Herkesin elinde bir “ceza listesi”, bir de “zam cetveli”… Sanki millet değil, bir müşteri kitlesi var karşılarında. Ya da daha kötüsü: bir cezalandırılması gereken suçlular topluluğu.
Peki bu milletin günahı ne?
Ekmeğini küçülten, faturasını ödeyemeyen, su sayaçlarının başında titreyen, doğalgaz yakmaya korkan bu insanlar ne yaptı size?
Her şeyin fiyatı artarken, gelirler aynı yerde sayıyor. Maaşlara yapılan göstermelik artışlar, pazarda iki poşetle eriyor. Üstelik bu millet, sadece geçinmeye değil; devlete güvenmeye, devleti yaşatmaya, çocuklarının geleceğini kurmaya çalışıyor. Ama karşılığında ne alıyor?
Cezalar!
Suya %50 zam, emlak vergisine %100 artış, trafik cezalarına %150 bindirme. “Bütçeyi denk getirmeliyiz” bahanesiyle halka yüklenen bu yüklerin altında artık bel kemikleri çatırdamaya başladı.
Şimdi soruyorum:
Bu millet, sadece oy vermek için mi var?
Sıra bedel ödemeye gelince bu halk, sıra koltuğa oturmaya gelince siz!
Bu düzen ne zaman değişecek?
Hiç mi aynaya bakmazsınız?
Hiç mi demiyorsunuz:
“Beni bu insanlar seçti, ben bu koltukta neden oturuyorum?”
“Bu maaşı hak ediyor muyum?”
“Her fırsatta fedakârlığı halktan isterken, ben ne zaman fedakârlık ettim?”
Gelin, bir ay boyunca asgari ücretle yaşayın.
Gelin, toplu taşımaya binin, halk ekmek kuyruğunda bekleyin.
Gelin, karakışta kombiyi açmadan çocuk büyütmeyi deneyin.
O zaman belki bu milletin halini, sesini, gözlerindeki kaygıyı görürsünüz.
Halk Düşmanı Olmayın, Halkın Yanında Olun!
Devleti yönetenin adaletli olması yetmez, merhametli de olması gerekir.
Kamu görevi, halkı cezalandırma makamı değil; halkın yükünü hafifletme yeridir.
Zamla, cezayla, tehditle bir millet yönetilmez. Millet ancak gönül ile, dert ile, vicdan ile yönetilir. Eğer siz bu yorgun halkı anlamazsanız, bu millet gün gelir sizi de anlamaz!
Bu halk; devleti kutsal bilir, bayrağı baş tacı eder, güvenlik güçlerini ailesi sayar. Ama unutmayın: milletin sabrı sonsuz değildir. Adaletsizlik, hoyratlık ve bencillik devam ederse, halkın suskunluğu bir gün isyana değil, umutsuzluğa dönüşür. En tehlikelisi de budur!
Siz koltuklarınızda rahat otururken, halk dizlerinin üzerinde yaşıyor.
Ama diz çökerek yaşayan bir millet, ayağa kalkarsa neler olacağını da unutmayın!