İslam’ın Yeni Doğuşu ve Hakikatin Arayışı
Dünya büyük bir dönüşümün eşiğinde. Tarihin akışı bize gösteriyor ki hiçbir düzen ebedî değildir. Zalimler, sahtekarlar, menfaatçiler ne kadar güçlü görünürse görünsün, Allah’ın nuru daima yolunu bulur.
Bugün İslam coğrafyası maalesef kargaşa, cehalet ve çıkar çatışmalarıyla boğuşurken, başka diyarlarda İslam’a yönelişin sessiz ama güçlü bir akımı görülüyor.
Özellikle stadyumlarda Filistin’de yaşananlara karşı büyük bir destek gösterileri var, üstelik Filistin bayrakları yasaklansa bile taraftarlar bir yolunu bulup maçlara sokup coşkuyla Filistin bayraklarını dalgalandırıyorlar ya biz?
Batı’da gençler, tüketim kültürünün, boş hayatların ve ruhsuz düzenin içinde arayışa düşüyor. Onlar artık sahte mutlulukların arkasında değil, hakikatin peşinde. Vicdanı diri tutan, adaletle hükmeden, insana insanca değer veren bir inanç arıyorlar. İşte tam da burada İslam’ın yeniden doğuşunun işaretleri ortaya çıkıyor.
Bugün Türkiye’de ve Ortadoğu’da bir kısım gençliğin dinden, hatta vicdandan uzaklaşması bizi üzse de bu bir son değil, Allah’ın imtihanıdır. Zira Allah, emaneti yeri geldiğinde liyakatsizlerin elinden alır ve hakikate sadık olanlara verir. Selçuklu’nun, Osmanlı’nın bu dine nasıl sahip çıktığını biliyoruz. Ama Cumhuriyet dönemiyle birlikte inanç, toplumun özünden koparıldı; dine mesafe koyan nesiller yetiştirildi. Bu yolun sonu zelilliktir.
Bugün insanlık yeni bir noktaya geliyor. Artık toplumlar sadece “din” için değil, “insanlık” için birleşmeye başlıyor. Çünkü siyonist düzen, medya ve güç mekanizmalarıyla insanları kör etti, yanlış yönlendirdi. Ama güneş balçıkla sıvanmaz. Hakikat er geç görünür. Düzenin yıkılışı kaçınılmazdır. Sular bulanacak, ama sonra durulacak.
Ve o gün geldiğinde İslam, yeniden doğacak.
Belki bizim ummadığımız yerden, belki Avrupa’nın kalbinden… Ama Allah nurunu tamamlayacaktır. Ve hakikate sahip çıkanlar, emaneti yeniden omuzlayacaktır.