İmar Yasasına Takılanlar Derneği: Milli serveti koruma çağrısı
İmar Yasasına Takılanlar Derneği Başkanı İbrahim Hacıoğlu, 2018’deki İmar Barışı yasasının belirsizlikleri nedeniyle birçok vatandaşın mağdur olduğunu belirterek, yasanın kapsamındaki eksikliklerin milli ve bireysel serveti tehdit ettiğine dikkat çekti.
İmar Yasasına Takılanlar Derneği Başkanı İbrahim Hacıoğlu, yapıların kayıt altına alınmasıyla ilgili yaşanan mağduriyetlere dikkat çekti. 6 Haziran 2018 tarihinde yayımlanan tebliğin, özellikle “31 Aralık 2017’ye kadar olan yapıları kapsar” ifadesinin net bir şekilde vurgulanmadığını belirten Hacıoğlu, bu durumun 2018 ve 2019 yıllarında ruhsatsız yapılar için başvuran vatandaşları yanıltarak büyük bir sorun yarattığını ifade etti.
Hacıoğlu, İmar Barışı yasasının, 1985 tarihli İmar Kanunu’na eklenen geçici maddelerle yapıların kayıt altına alınmasını hedeflese de uygulamada yaşanan eksiklikler nedeniyle vatandaşların yasayı anlayamadığını ve yanılgıya düştüğünü vurguladı. Yasanın uygulama yönetmeliğinin 2 yıl sonra idarelere iletilmesi, çalışanların da yasanın detaylarına tam olarak hakim olamamasına yol açtı. Bu durum sonucunda, 10 milyon üzerinde başvuru alınan yasadan dolayı milyonlarca yapı kayıt belgesinin iptal edildiğini ve vatandaşların ağır idari cezalarla karşılaştığını belirtti.
Yeni çıkacak yasanın önemine değinen Hacıoğlu, dernek olarak ortaya çıkan sorunları ve çözüm önerilerini yetkililere iletmek için çalışmalar yürüttüklerini açıkladı. Belediyeler tarafından yıllardır yapılmayan imar planları ve artan nüfus nedeniyle vatandaşların kendi mülkleri üzerine barınma amaçlı yapılar inşa ettiğini belirten Hacıoğlu, 2018’deki İmar Barışı uygulamasının ardından verilen yapı kayıt belgelerinin güncel olmayan verilere dayanarak iptal edildiğini ifade etti.
Hacıoğlu, artan kira ve konut fiyatlarının toplumsal huzursuzluğa neden olduğunu, ruhsatsız yapıları yıkmanın daha büyük sorunlara yol açacağını vurguladı. “Bir kişinin köydeki sağlam evinin yıkılması, şehirlerde daha büyük sorunların patlak vermesine neden olur,” diyen Hacıoğlu, sağlam yapıların “Bina Kimlik Belgesi” ile kayıt altına alınması gerektiğini belirtti.
2018’deki İmar Barışı yasası kapsamında “Yapının depreme dayanıklılığı malikin sorumluluğundadır” ifadesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi, yasada ciddi eksiklikler bulunduğunu gösteriyor. Hacıoğlu, barınma hakkının Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle korunduğunu hatırlatarak, hükümetin bu durumu göz önünde bulundurarak yeni yasal düzenlemeler yapması gerektiğini vurguladı.
Hacıoğlu, “Hukuk Devleti ilkesinin en temel unsuru hukuk güvenliğidir. Yapı kayıt belgelerinin denetlenemeyen süreçlerle iptal edilmesi, devletin vatandaşına tuzak kurduğu izlenimini yaratmaktadır,” diyerek, yapı kayıt mağdurlarının korunması için yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu ifade etti. Bu şartlar altında, sosyal hukuk devletinin gerekliliklerini yerine getirmek için yeni önlemler alınması gerektiğinin altını çizdi.