Halkın umutlarıyla oynamanın vebali ağırdır
Güzel vaatlerle halkın karşısına çıkan, devletin anahtarını halkın elinden alan siyasiler, o koltuklara oturduklarında ne yazık ki çoğu zaman verdikleri sözleri unuturlar.
Halkın açlığına, çaresizliğine bigâne kalıp saltanat sürenler, umutları çalınmış insanların karşısında lüks içinde yaşayanlar, bizden değildir. Çünkü gerçek liderlik, halkın acısını paylaşmak, onların umutlarını yeşertmek ve adaleti sağlamaktır.
Mevlana’nın dediği gibi, “Sadece sabret.” Dibinde yosun tutan denizlerle ilgilenme, sen dağları seyret. Yenik düşüyorsan özlemlerine aldırma, kalbindeki uçsuz bucaksız sevgiyi hisset. Işıklar sönmüşse ve karanlıksa ona da aldırma, ay ışığını seyret ve sabret. Sabret ki her şey gönlünce olsun.
Bu sözler, aslında halkın yaşadığı zorluklar karşısında nasıl bir duruş sergilemesi gerektiğini anlatıyor. Ancak bu sabır, liderlerin halkı aldatmasına, umutlarını çalmasına ve adaletsizliklere göz yummasına bir bahane olmamalıdır. Sabır, halkın haklarını araması, adalet için mücadele etmesi ve doğru liderleri seçmesi gerektiğini hatırlatmalıdır.

Halkın güveni ve siyasi sorumlulukları sandık kuruluncaya kadardır
Siyaset, bir güven meselesidir. Halk, liderlerine güvenir ve onların vaatlerini gerçekleştireceğine inanır. Ancak bu güven, liderlerin koltuklarına oturduklarında unuttukları bir şey haline gelmemelidir. Halkın açlığına, çaresizliğine bigâne kalan, saltanat süren liderler, aslında kendi halkına ihanet ediyor demektir.
Mevlana’nın sözleri, halka sabrı öğütlerken, liderlere de sorumluluklarını hatırlatmalıdır. Liderler, halkın umutlarını çalmak yerine, onların hayallerini gerçekleştirmek için çalışmalıdır. Halkın açlığına, çaresizliğine bigâne kalmak, bir liderin yapabileceği en büyük ihanettir.
Umutların çalınması ve adaletsizlikler halkın sırtında yük olmaya başlamışsa o toplumda huzur olmaz, Halkın umutlarını çalmak, sadece bir liderin yaptığı bir hata değil, toplumun geleceğini karartan bir suçtur. Umutlar çalındığında, insanların hayata bağlanma isteği de azalır. Bu nedenle, liderlerin en büyük görevi, halkın umutlarını yeşertmek ve onlara adil bir yaşam sunmaktır.
Mevlana’nın dediği gibi, “Işıklar sönmüşse ve karanlıksa ona da aldırma, ay ışığını seyret ve sabret.” Ancak bu sabır, halkın haklarını araması ve adalet için mücadele etmesi gerektiğini unutturmamalıdır. Liderler, halkın umutlarını çalmak yerine, onların hayallerini gerçekleştirmek için çalışmalıdır.
Sabır ve adalet sağlanırsa huzur olur
Mevlana’nın sözleri, hem halka hem de liderlere bir mesaj niteliği taşıyor. Halk, zorluklar karşısında sabretmeli, ancak haklarını aramaktan da vazgeçmemelidir. Liderler ise halkın güvenini kötüye kullanmamalı, onların umutlarını çalmak yerine, adil bir yaşam sunmak için çalışmalıdır.
Gerçek liderlik, halkın acısını paylaşmak, onların umutlarını yeşertmek ve adaleti sağlamaktır.
Halkın açlığına, çaresizliğine bigâne kalan, saltanat süren idareciler, bizden değildir.
Halkın umutlarını çalanlar, bizden değildir.
Bizden olanlar, halkın yanında duran, onların umutlarını yeşerten ve adalet için mücadele edenlerdir.