Halk artık aldatılmak değil, çözümler görmek istiyor
Gittikçe derinleşen ekonomik buhran aile içi huzursuzlukları artırırken, toplumda da bağımlılık oranları yükseliyor.
Ekonomik çöküş sadece şirketleri değil aile yapısını ve toplumsal huzuru da sarsıyor; Gerçekler ağırdır ne kadar saklanırsa saklansın sonunda gün yüzüne çıkar. Şimdi yüzleşmenin zamanı geldi. Ekonominin yükü giderek daha fazla omuzlara biniyor, kırılgan fay hatları ülkenin dört bir yanına yayılıyor.
Tüm bunlar yaşanırken bazı kesimler algı operasyonları ile bu sorunların üzerini örtmeye çalışıyor. Ancak artık halk algılara değil, gerçeklere bakıyor. Peki, çözüm nedir?
Ekonomik istikrar ve destek: Öncelikle, ekonomik dengeleri sağlamak ve orta ölçekli işletmelere yönelik destek paketleri sunmak gerekiyor. İşletmeler iflas ederse, toplumun bel kemiği çöker. Bunun yanında, doğru ve adil bir gelir dağılımı modeli oluşturulmalı. Zengin ile fakir arasındaki makas kapatılmadıkça toplumsal huzur sağlanamaz.
Toplumsal dayanışmanın önemi: Bu zor zamanlarda aileler arasındaki dayanışma teşvik edilmeli. Devlet, toplumsal birliği korumak adına aile içi destek mekanizmalarını güçlendirmeli, aile yapısını koruyacak projeler ve politikalar geliştirmelidir.
Bağımlılıkla mücadelenin önüne geçilmesi gerekir; Madde bağımlılığı sorununa yönelik olarak toplumun her kesimini içine alan, etkili mücadele stratejileri benimsenmeli. Bağımlılık bir kişinin değil, tüm toplumun sorunudur. Bağımlılıkla mücadelede eğitimden rehabilitasyona kadar geniş çaplı bir program uygulanmalı.
Şeffaflık ve güven şarttır; devlet, toplumun güvenini tazelemek için şeffaf bir şekilde tüm adımlarını paylaşmalı. Sadece algılarla yürütülen politikalar artık toplum nezdinde karşılık bulmuyor. Halk artık aldatılmak değil, çözümler görmek istiyor.
Gerçeklerle yüzleşmek zor olsa da, geç kalmadan harekete geçmenin vakti geldi gibi, Toplumun birlikte harekete geçme zamanı ülkenin milli bekası için önemlidir.