Dolar 34,7545
Euro 36,5694
Altın 2.959,20
BİST 9.827,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 13°C
Parçalı Bulutlu
Bursa
13°C
Parçalı Bulutlu
Per 14°C
Cum 16°C
Cts 18°C
Paz 19°C

Göz göre göre soygun; Sağlık sistemi mi, Soygun sistemi mi?

1 Aralık 2024 09:24

Cezasızlık, Yeni Soygunların Kapısını Açar; Devletin, vatandaşlarının sağlığını korumak için tahsis ettiği kaynakların, bazı özel hastaneler tarafından sömürülmesi tam anlamıyla bir utanç tablosudur.

Cezasızlık, Yeni Soygunların Kapısını Açar; Devletin, vatandaşlarının sağlığını korumak için tahsis ettiği kaynakların, bazı özel hastaneler tarafından sömürülmesi tam anlamıyla bir utanç tablosudur. 700 bin sahte göz ameliyatının devlete fatura edilmesi, sadece maddi bir kayıp değil, aynı zamanda ahlaki bir çöküşün göstergesidir. Bu durum, “Halka hizmet için varız” diyenlerin, halkın cebinden alınan parayı çalmasına göz yumması anlamına gelmektedir.

Sistemdeki Açıklarda Kimin Gözü Kapalı?

Bu soygunun boyutları korkutucu. Sorulması gereken sorular ortada:

700 bin ameliyat nasıl fark edilmedi?

Bu işlemleri kim denetledi veya denetlemedi?

Yetkililer nasıl bu kadar büyük bir soygunu gözden kaçırdı?

Bir ameliyatın dahi devlet tarafından detaylı inceleme gerektirdiği bir sistemde, 700 bin fatura şişirmenin bu denli kolay olması, ya sistemin çürümüşlüğünü ya da kasıtlı bir göz yummayı gösteriyor. Bu kadar büyük bir vurgun, yalnızca hastanelerin suçu değildir; buna olanak tanıyan, kontrol mekanizmalarını işletemeyen veya bilerek işlemesini engelleyenlerin de suçudur.

Halkın Parası, Soyguncuların Kasası Haline Geldi

Özel hastanelerin bu şekilde devleti dolandırması, sadece devletin bütçesini değil, vatandaşın güvenini de çalıyor. Bu para, vergisini alın teriyle ödeyen insanlara aitti. O paralarla okullar yapılabilir, hastaneler iyileştirilebilir, gençlerin geleceğine yatırım yapılabilirdi. Ama ne oldu? Soyguncuların kasasına aktı.

Bu tablo, bize şu acı gerçeği hatırlatıyor; Halk, sağlığı için ödediği vergilerle soyguncuları zengin ediyor.

Gözlere Perde İndirilen Bir Sistem; Gözler… İnsanın dünyaya açılan penceresi. Ancak bazı özel hastaneler, bu pencerelerden yalnızca karanlık bir kazanç dünyasına bakmayı tercih ediyor. Devleti dolandırarak kesilen sahte faturalar, tıbbi etik değerlerin yerle bir edilmesi ve halkın sağlık hakkının gasp edilmesiyle karşı karşıyayız.

700 bin göz ameliyatı devlete fatura edilmiş, ama gerçek ameliyatların ne kadarı yapıldı? Bu durum yalnızca maddi bir vurgun değil, aynı zamanda sağlık sistemine duyulan güvene indirilmiş ağır bir darbedir.

1996 Teknolojisini ‘En Son Teknoloji’ Diye Sunmak, Eray Kapıcıoğlu’nun ifadesiyle, 1996 yılında geliştirilmiş PRK teknolojisi, bugün “son teknoloji” adı altında pazarlanıyor. Oysaki bu yöntem, her 100 hastadan yalnızca 8’i için uygundur. Halk sağlığı bu kadar mı değersiz ki, yanlış bilgilerle yanıltılan insanlar üzerinde deneme tahtası muamelesi yapılabiliyor?

Kapıcıoğlu’nun “No Touch” olarak pazarlanan lazer ameliyatlarının da gerçeği yansıtmadığını söylemesi, sektördeki yozlaşmanın bir başka yüzüdür. Teknolojiye dayalı yalanlar, umut tacirliğine dönüşüyor ve sağlık bir ticari meta haline geliyor.

Kiraya Verilen Göz Bölümleri ve Ahlaki Çöküş; Zincir hastanelerin göz bölümlerini doktorlara kiraya verdiği iddiası ise, sistemin nasıl yozlaştığını açıkça gösteriyor. Bu durum yalnızca yasalara değil, insani değerlere de aykırıdır. Sağlık gibi kutsal bir alanın, kira kontratlarıyla kazanç kapısına dönüştürülmesi, ahlaki çöküşün zirve noktasıdır.

“İnsanın gözleri, ruhunun aynasıdır” derler. Ancak bu aynaları karartan bir sistemle karşı karşıyayız. Sağlık Bakanlığı ve ilgili kurumlar, bu suistimalleri görmezden gelirse, sadece devleti soyan hastaneleri değil, halkın geleceğini de kaybetmiş oluruz.

Bu tür olaylar karşısında sessiz kalmak, suça ortak olmaktır. Halkın sağlığı bir rant kapısı olamaz! Sağlık sistemi yeniden güven inşa etmek istiyorsa, bu yozlaşmaya sebep olanları adaletin karşısına çıkarmak zorundadır.

Bu skandal, sadece sağlık sisteminin değil, vicdanların da ameliyata ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Devlet, bu tür yozlaşmalara karşı sıfır tolerans politikası benimsemeli ve bu soyguncuların en ağır şekilde cezalandırılmasını sağlamalıdır.

“Adaletin olmadığı yerde, soygun düzeni başlar. Adalet ise, soygun düzenini yıkan tek güçtür.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.