Geçmişi sorgulamak yerine geleceği inşa etmeliyiz
Türkiye, tarih boyunca birçok kültürün, inanç ve kimliğin bir arada yaşadığı bir coğrafya olmuştur. Bu çeşitliliğin içinde, zaman zaman çatışmalar ve gerginlikler olsa da, tüm bu topluluklar bir arada varlıklarını sürdürebilmiş, birbirlerinin kültürlerine, inançlarına saygı göstermiştir.
Türkiye, tarih boyunca birçok kültürün, inanç ve kimliğin bir arada yaşadığı bir coğrafya olmuştur. Bu çeşitliliğin içinde, zaman zaman çatışmalar ve gerginlikler olsa da, tüm bu topluluklar bir arada varlıklarını sürdürebilmiş, birbirlerinin kültürlerine, inançlarına saygı göstermiştir. Bugün de, geçmişte olduğu gibi, farklı etnik ve dini kimliklere sahip bireyler arasında karşılıklı anlayış ve hoşgörü esas alınarak bir toplum inşa edilmesi gerektiği aşikardır.
Son yıllarda Türkiye’de, özellikle dış politikadaki gelişmeler ve Suriye‘deki iç savaşın etkisiyle, bazı topluluklar arasında gerilimler artmış olabilir. Bu gerilimlerin, halkın içinde var olan ve bazen abartılan korkularla beslenmesi, toplumsal barışı tehdit edebilir. Bu durumdan faydalanarak kendi çıkarlarını gözeten bazı kesimler, ne yazık ki toplumdaki farklı gruplar arasında kutuplaşma yaratmaya çalışmaktadır. Oysa ki bizler, her bir bireyin eşit haklara sahip olduğu, huzurlu bir toplumda yaşamayı amaç edinmeliyiz.
Toplumsal barışın ve huzurun temeli, karşılıklı saygıya dayalı bir anlayış geliştirmektir. Hepimiz farklı inançlara, etnik kimliklere sahip olabiliriz, ancak bunun bir tehdit değil, bir zenginlik olduğunun farkında olmalıyız. Birbirimize olan saygımızı, bu çeşitliliği bir avantaja dönüştürerek pekiştirmeliyiz. Unutulmamalıdır ki, her bir kimlik kendi kültürünü, değerlerini yaşama hakkına sahiptir, ve bu hakka saygı göstermek, bizleri daha güçlü kılar.
Toplum olarak, gerilimleri artırmak yerine, farklılıklarımıza saygı göstererek ve birbirimizin yaşam haklarına müdahale etmeyerek huzurlu bir ortam yaratmalıyız. Düşmanlık ve ötekileştirme yerine, empati ve anlayışla bir arada yaşamayı hedeflemeliyiz.
Türkiye’nin geleceğini, geçmişin yarattığı korkulardan değil, ortak değerler üzerinden şekillendirmeliyiz. Hep birlikte, hoşgörü, sevgi ve saygı ile inşa edilecek bir toplum, herkesin yararına olacaktır.
Geleceğe umutla bakabilmek için, birbirimize olan güveni artırmalı, geçmişin karanlık noktalarından değil, aydınlık bir geleceğe doğru ilerlemeliyiz.