Engelleri kaldırmak neden bu kadar zor?
Belediyenin yapamadığını gazeteci Boybeyi Çelik ve hayır sever iş adamı Hakkı Arıcı yaptı. Bir toplumun insaniyet ölçüsü, dezavantajlı bireylerine sağladığı imkanlarla ortaya çıkar.
Belediyenin yapamadığını gazeteci Boybeyi Çelik ve hayır sever iş adamı Hakkı Arıcı yaptı. Bir toplumun insaniyet ölçüsü, dezavantajlı bireylerine sağladığı imkanlarla ortaya çıkar. Ancak üzülerek görüyoruz ki, sosyal sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlü olan birçok belediye ve kurum, temel ihtiyaçlar karşısında sessiz kalmayı tercih ediyor.
Bursa’da, bir bacağını kaybetmiş ve haftanın üç günü diyaliz makinesine bağlı olarak yaşamını sürdüren Veyis Baysal gibi vatandaşlarımız, en insani hakları olan tekerlekli sandalyeyi bile alabilmek için kapı kapı dolaşıyor, ama sonuç alamıyor. Peki neden? Bu hikaye, yalnızca bir bireyin mücadelesi değil; aynı zamanda sistemin bir utancıdır.
Boybeyi Çelik gibi gönüllü gazeteciler ve Hakkı Arıcı gibi duyarlı iş insanları, kendi çabalarıyla bu sorunları çözmeye çalışırken, koskoca belediyelerin engelli birime ait imkanlarını neden kullanmadığını anlamak mümkün değil.
Yıllardır gazetecilik mesleğinin yanı sıra, yetim ve kimsesizlere yardım etmeyi kendine görev edinmiş Boybeyi Çelik, bir kez daha insani bir sorumluluğu omuzlayarak engelli bir vatandaşımızın sıkıntısını çözdü. Ancak bu çabanın, bireysel duyarlılıklarla sınırlı kalması, kamusal mekanizmanın ne denli geri planda olduğunu gözler önüne seriyor.
Belediyelere sorularımız var: Bir kişi, kendi imkanlarıyla bunu yapabiliyorsa, engelli masaları neden harekete geçmiyor? Tekerlekli sandalye gibi temel bir ihtiyacın karşılanması bu kadar mı zor? Sosyal devlet anlayışı nerede başlar, nerede biter?
Bir belediyenin engelli dairesi; Başvurulara yanıt vermek, sorunları çözmek ve bu bireylerin hayatını kolaylaştırmak için vardır. Fakat görüyoruz ki, bu makamlar ya prosedürlerle boğuşuyor ya da önceliklerini başka yerlere kaydırıyor. Veyis Baysal’ın yaşadığı bu mağduriyet, bu ihmalkarlığın yalnızca bir örneği. Emin olun, bu durumda olan binlerce vatandaşımız var.
Çözüm bireysel değil, sistematik olmalı
Elbette ki Boybeyi Çelik ve Hakkı Arıcı gibi isimler, bu ülkenin yüz akıdır. Ancak mesele bireysel kahramanlıklarla çözülemez.
Sosyal yardım, bir lütuf değil, bir haktır, Bu hakkı sağlamak ise belediyelerin ve devlet kurumlarının görevidir.
Buradan yetkililere çağrımızdır: Engelli vatandaşlarımızın yaşamlarını kolaylaştıracak projelere öncelik verin. Bürokrasiyi azaltın, insan odaklı çalışın. İhtiyaç sahibi bir vatandaşa tekerlekli sandalye temin etmek, sadece bir görev değil, aynı zamanda vicdani bir sorumluluktur.
Unutmayalım: “Engellere seyirci kalanlar, bir gün vicdanlarında o engellerle yüzleşmek zorunda kalır.”