Dürüstlük yalnızlığın bedeli mi, onurun zaferi mi?
Dürüst insanlar, menfaat için eğilip bükülmezler. Bu yüzden de sistemin dışında bırakılırlar, yalnızlaştırılırlar.
Dürüstlük suç mu oldu? Bu dünyada dürüst olmak neredeyse suç gibi algılanıyor. Sahtekârlıkla, aldatmayla, riyakârlıkla ilerleyenlerin önü açılırken, doğruları söyleyenlerin yolu taşlarla döşeniyor. Ne kadar sahte olursanız çevreniz genişler, ne kadar gerçek olursanız yalnızlaşırsınız. Çünkü dürüst insanlar, sahtekârların düzenine çomak sokar.
Dürüstlük, sahtekârların korkulu rüyasıdır. Onlar, düzenlerinin bozulmasını istemezler. Birinin çıkıp da “Kral çıplak!” demesini hazmedemezler. İşte bu yüzden dürüst insanları ya yok sayarlar ya da itibarsızlaştırmaya çalışırlar. Çünkü sahtekârların en büyük korkusu, maskelerinin düşmesidir.
Peki, bu düzen neden böyle? Çünkü dürüstlük, menfaat çarkına çomak sokar. Adam kayırmaların, ihale vurgunlarının, yalan vaatlerin döndüğü bir sistemde dürüst insanlar aykırı sesler olarak görülür. Oysa sahtekârlık, riyakârlık, çıkar ilişkileri o kadar normalleşmiştir ki, dürüst bir insan çıkıp gerçeği söylediğinde toplumun büyük bir kesimi ona değil, sahtekârlara tepki gösterir.
Dürüstlük, bir karakter meselesidir. Parayla satın alınamaz, mevki ile elde edilemez. Dürüst insanlar, menfaat için eğilip bükülmezler. Rüzgâra göre yön değiştirenlerden olmazlar. Bu yüzden de sistemin dışında bırakılırlar, yalnızlaştırılırlar. Ama bu yalnızlık, şerefli bir yalnızlıktır. Zira onurlu bir şekilde dimdik durmak, sahtekârlarla dolu bir masada oturmaktan daha değerlidir.
Dürüst biri olduğunuzda, İkiyüzlü ilişkilerin içinde barınamazsınız, çünkü, çıkarcı dostlukların sahte yüzleri ortaya çıkar.
İş hayatında adil olmanız, birçok insanın menfaatine dokunur, İki yüzlü davranmayı iyi bilirler. güçlü olana itaat eder, zayıfı ezerler.
Bu yüzden, dürüst bir insanın çevresi zamanla daralır. Gerçekleri söylemek, kayıpları göze almak demektir. Oysa sahtekârlar, yalanlarıyla daha büyük çevreler edinir.
“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” demiş atalarımız. Ama biz onuncu köye de gitsek, doğruları söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Çünkü dünyada en zor şey, gerçek bir insan olmaktır. Ama unutmayalım, en büyük devrimler, en büyük değişimler, hep dürüst insanların omuzlarında yükselmiştir.
Günümüzde dürüst olmak belki zor, belki zahmetli… Ama insanın başını yastığa koyduğunda vicdanının rahat olması, sahte bir dünyada kazanmaktan çok daha kıymetlidir.