Dolar 34,7545
Euro 36,5694
Altın 2.959,20
BİST 9.827,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 13°C
Parçalı Bulutlu
Bursa
13°C
Parçalı Bulutlu
Per 14°C
Cum 16°C
Cts 18°C
Paz 19°C

Doğal ve yapay afetlere karşı tedbir çağrısı

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Bursa İl Koordinasyon Kurulu (İKK) tarafından düzenlenen “Doğal ve Yapay Afetlere Karşı Tedbir Çağrısı” açıklaması gerçekleşti.

Doğal ve yapay afetlere karşı tedbir çağrısı
26 Haziran 2024 16:02

“Doğal ve Yapay Afetlere Karşı Tedbir Çağrısı” Mimarlar Odası Bursa şubesinde gerçekleşti.

Ülkemizin doğal (deprem, seller, su taşkınları, toprak kaymaları, kaya düşmeleri, çığ, fırtınalar, hortumlar, volkanlar, yangınlar vb.) ve insan kaynaklı olan yapay (nükleer, biyolojik, kimyasal kazalar, taşımacılık kazaları, endüstriyel kazalar vb.) afetlerin sıklıkla yaşandığı bir ülke olduğunun altını çizerek konuşmasına başlayan Bursa Mimarlar Odası Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, “Ülkemizin konumlandığı coğrafya nedeniyle, üç tarafı fay hatlarıyla çevrili olduğundan özellikle Kuzey Doğu Anadolu’da, Doğu Anadolu’da ve Ege’de depremler;  Karadeniz bölgesinde aşırı yağışlar sonucu seller, heyelanlar; Doğu Anadolu’da ağır kış koşullarında çığ düşmeleri gibi meteorolojik afetler sıklıkla yaşanmaktadır.” şeklinde konuştu.
 
Bu durum artık salt meslek odaları tarafından dile getirilen değil, devletin tüm kurumları, yerel yönetimler tarafından da hatta yurttaşlarca da bilince taşınması gereken bir gerçeklik olduğunu belirten Başkan Rodoplu Şimşek, “Devletin tüm kurumlarının, stratejilerini, planlamalarını, uygulamalarını bu gerçekliği dikkate alarak yapmaları da bir zorunluluktur.” şeklinde konuştu.

Artan afetlerin sonucunda yaşanan mal ve can kayıplarının ülke kalkınmasına zarar verdiğini dile getiren Başkan Rodoplu Şimşek, “Tüm ülkenin en önemli sorunlarından olan hızlı ve plansız kentleşme, kentlerdeki nüfus yoğunluğu, çevresel tahribatlar ve iklim değişikliğinin etkisiyle artan afetler ve sonucunda yaşanan can ve mal kayıpları ülke kalkınmasına da zarar veren önemli sebeplerdir. Kalkınmanın sürdürülebilir olması için ülkemizde afet risklerinin anlaşılması, risk azaltıcı tedbirlerin alınması ve çoklu tehlikelere karşı hazırlık kapasitesinin artırılması çok önemlidir. Yakın zaman önce yaşadığımız ve asrin felaketi olarak literatüre geçen 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremlerden Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerimizde yaşayan yaklaşık 14 milyon yurttaşımız etkilenmiştir. Deprem bölgesindeki illerde toplumsal ve sosyal yaşamın yanı sıra ekonomik ve mesleki faaliyetler de durmuştur. Depremde 20 binden fazla yurttaşımız hayatını kaybetmiş ve yaralı sayısı 50 bini aşmıştır. Bölgede yaklaşık 113 bini yıkık ve ağır hasarlı olmak üzere toplam 365 bin bina hasar görmüştür. Başta Karadeniz Bölgesi’nde olmak üzere artık Ülkemizin pek çok yerinde kuvvetli yağışlar nedeniyle yaşanan su baskını, heyelan felaketleri de kaygı verici boyuta ulaşmıştır.  İklim anormalliklerinin de etkisiyle son on yıldır giderek artan bu felaketlere karşın, yerleşim yerlerinde yıkımlara sebep olan ve yıllardır uygulanan yanlış ve/veya eksik alt yapı, kentleşme ve yapılaşma politikaları bunca yaşanan acılara ve kayıplara rağmen sürdürülmektedir. Yine gerek ormanlarda gerekse artık sanayi alanlarında sık sık görmeye başladığımız şehir içi yangınlar da ciddi kayıplara sebep olan bunun yanı sıra ayrı çevre sorunlarına yol açan felaketler olarak ilk sıralarda yerini almıştır.” şeklinde konuştu.
 
TMMOB olarak başta deprem olmak üzere tüm felaketlere karşı mevcut durumu ve yapılması gerekenleri her fırsatta dile getirdiklerini vurgulayan Başkan Şirin Rodoplu Şimşek, “Şehirlerimizin ve yapılarımızın afetlere hazırlıklı hale getirilmesini sürekli olarak tekrarlıyoruz. Yaptığımız tüm uyarılara, yayımladığımız tüm raporlara, gerçekleştirdiğimiz tüm bilimsel etkinliklere rağmen bugüne kadar afetlere hazırlık konusunda yeterli adımlar atılmadı.” ifadelerini kullandı.

İMAR AFLARIYLA SAĞLIK VE GÜVENLİK KOŞULLARI BELİRSİZ YAPILAR MEŞRULAŞTI!

Riskli yapıların son yıllarda meşru hale geldiğini ifade eden Başkan Şimşek, “Son 20 yılda 2,7 milyar metrekare alan için inşaat izni verilerek 2 milyon 144 bin 656 yeni yapı ruhsatı düzenlendi. 13 milyon 348 bin 492 konut üretildi. Bu konutlardan ne kadarının doğru zemin etüdü, uygun mimarlık, mühendislik proje süreçlerini ve gerekli denetimi gördüğü belirsizdir. Çıkarılan imar aflarıyla afet riski altındaki alanlarda olup olmadıklarına, kıyı alanları, tarım arazileri, orman alanları, içme suyu havzaları ve tarihi, doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilip edilmediklerine bakılmaksızın; 3 milyon 119 bin 947 kaçak ve imara aykırı yapı için 26 milyar 151 milyon 389 bin 263 TL yapı kayıt belge bedeli alınarak riskli yapılar meşru hale geldi. Yapı güvenliği olmayan, planlama, mimarlık ve mühendislik süreçlerinden geçmemiş, teknik olarak sağlık ve güvenlik koşulları belirsiz toplam 7 milyon 393 bin 413 bağımsız bölüme kullanma izni niteliği taşıyan belge düzenlendi.” dedi.

KENTSEL DÖNÜŞÜM, AMACINDAN SAPTIRILDI!

Son 11 yıl içerisinde ülke genelinde sadece 238 bin civarında riskli yapıya “Kentsel Dönüşüm” adı altında müdahale edilerek yenilenmesinin sağlandığına dikkat çeken Başkan Şirin Rodoplu Şimşek şu ifadeleri kullandı:

“TBMM’nin Kahramanmaraş depremlerinden sonra çıkarttığı Mayıs 2023 tarihli raporuna bakıldığında 2012 yılından bu yana ülkede riskli olduğu düşünülen yapı miktarının sadece %3-4 civarındaki kısmı yenilenebildi. Kentlerin yeniden yapılandırılması ve depreme dayanıksız binaların yenilenmesi için gerekli olan ‘Kentsel Dönüşüm’ uygulamaları özellikle son yıllarda amacından saptırılarak inşaat firmalarına kaynak aktarılmasının, kentsel rantların belli kesimlerde toplanmasının bir aracı haline getirildi. Kent merkezlerinde bulunan afet toplanma alanı statüsünde park, bahçe ve meydanlar yapılaşmaya açılarak afet sonrasında yaşamı sürdürmeye olanak verecek güvenli alanlar ortadan kaldırıldı. Deniz kıyıları, dolgu alanları, dere yatakları ve çevreleri de ciddi bir riskle karşı karşıyadır. Okullar, hastaneler, itfaiye binaları ve diğer kamu binalarının deprem güvenlikleri belirsizdir. Ulaştırma yapıları, su yapıları, alt yapı şebekeleri, su arıtma tesisleri, doğalgaz, enerji ve haberleşme ağları risk altındadır. Tarihi ve kültürel yapılar büyük bir risk altındadır. Kentlerimizdeki benzin istasyonları, yanıcı, zehirleyici ve kirletici maddelerin işlendiği, depolandığı ve dağıtıldığı yerlerde ciddi bir risk vardır. Bu tür aktiviteler çoğu kez iskân alanlarıyla iç içedir.”

DEPREM YAPISAL YIKIMLA BERABER KİMYASAL FELAKETLERİ DE GETİRECEK!

Olası bir Marmara Depremi’nde yapısal yıkımla beraber büyük kimyasal felaketlerinde beraberinde geleceğini açıklayan Başkan Şimşek, “Bursa özelinden bakarsak ilimiz sınırları içerisinde 17 adet organize sanayi bölgesi bulunmakta ve bu organize sanayi bölgelerinin büyük çoğunluğunun şehir merkezine çok yakın olduklarını düşünürsek, olası bir deprem durumunda yaşanacak olan kimyasal tehlikeler depremin yıkımını daha da şiddetli boyutlara taşıyacağı apaçık ortadadır. Kimyasal madde ve boya üreten fabrikaları, kimyasal tanklar, kimyasal malzeme depoları, benzin istasyonları ve kontrolsüz merdiven altı üretim yapan üretim atölyeleri doğal afet durumunda potansiyel tehlike kaynaklarıdır ve yıkımlarının sonuçları çok ciddi olacaktır.” dedi.

Deprem etkisiyle yaşanacak kimyasal kazalar, patlama, yangın, gaz ve kimyasal kaçaklar ciddi boyutta zehirlenmelere, ekolojik kirlenmelere ve ölüme sebebiyet vereceğini dile getiren Başkan Rodoplu Şimşek, “1999 depreminde Yalova’da bulunan Aksa Akrilik Kimya Sanayii’nde deprem esnasında tank yırtılması nedeniyle 6500 ton akrilonitril suya, toprağa ve havaya karışmıştır. Deprem sonrasında yine tesislerden birinde tankların soğutması yetersiz kaldığından, aşırı basınç artışını önlemek amacıyla 200 ton kadar susuz amonyak havaya bırakılmıştır. Bu firmanın dizel jeneratörü olmasına rağmen, jeneratör kapasitesi sadece aydınlanma için tasarlanmıştır. Amonyak tanklarının soğutulması hiç düşünülmemiştir. 6 Şubat depreminde İskenderun Limanı’nda konteynırların devrilmesi sonucu çıkan yangın  güçlükle söndürülebilmiş,  Boğucu duman günlerce ilçenin üzerinde kalmıştır. Daha onlarca yaşanmış olan bu ve bunlara benzer pek çok endüstriyel kaza, sızıntı ve yangınlar depremler sonrası meydana gelmiştir.” dedi.

BÜTÜNCÜL VE BİLİMSEL BİR ANLAYIŞA İHTİYAÇ VARDIR!

Ülkemizde her yıl önemli kayıplara neden olan pek çok doğa olayının afete dönüşmesini önlemek için afet riski altındaki alanların sağlıklı ve güvenli yaşam alanları haline getirilmesi, yani “İnsan Odaklı ve Afet Direçli Kentler”in oluşturulmasının öncelikli ve acil bir ihtiyaç olduğunu açıklayan Başkan Şirin Rodoplu Şimşek, “Özellikle son 20 yıl içerisinde başta depremler olmak üzere tüm afetlere yönelik politikaların ve atılması gereken adımların tüm boyutlarıyla neler olması gerektiği konularında, başta kamu kurumları ve karar organları olmak üzere hemen her kurum tarafından raporlar, planlar hazırlanmış ve kararlar üretilmiştir. Ancak son depremler sonuçları itibarıyla göstermektedir ki, alınan kararlar ve yapılan çalışmalar büyük oranda palyatif kalmış durumdadır. Dolayısıyla öncelikle sağlam, kararlı ve istikrarlı bir siyasi irade ile kamunun ihtiyaç ve menfaatlerini gözeten, meselelere bütüncül ve bilimsel bakabilen politik bir anlayışa ihtiyaç vardır.” şeklinde konuştu.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.