Çivi Çıkar, Pası Kalır
Balkan Türkleri, tarih boyunca çeşitli zorluklarla karşılaşmış ve bu zorluklar, özellikle
eğitim ve kimlik konularında derin etkiler bırakmıştır. Bu etkileri, Bursa Ajansı’nın “Söz Sizin”programında konuğum Prof. Dr. Emin Balkan ile konuştuk.
Programda, Balkan Türklerinin eğitim durumu ve kimliklerini koruma çabaları üzerine dikkat çekici noktalara değindik.
Türkiye, genellikle Osmanlı İmparatorluğu ve sonraki dönemlerde yaşanan savaşlar, etnik
çatışmalar sonucunda Balkanlardan gelen Türk göçmenleri için bir sığınak olmuştur. Bu sığınak,
tarihsel ve kültürel bağlar nedeniyle oldukça önemlidir. Balkan göçmenleri, sığındıkları Türkiye’de
kendi kültürel kimliklerini korumak için çeşitli dernekler ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla
etkinlikler düzenlemekte ve kültürel değerlerini yaşatmaya çalışmaktadır. Bu derneklerden biri de;
Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği’dir. Bal-Göç’te, Balkanlar’dan göç eden
ve Balkanlar’da yaşamlarını sürdüren soydaşların kültürel mirasını yaşatmak ve toplumsal
dayanışmayı güçlendirmek için aktif çalışmalar yapılırken, Balkanlardaki Türk topluluklarının
hukuksal haklarının yeniden gündeme getirilmesi için yoğun çalışmalarda sürdürülmektedir. Bu
çalışmalar, kültürel ve sosyal dayanışmayı pekiştirmeyi de amaçlamaktadır. Ayrıca dernekte,
kültürel değerleri koruma çabalarının yanında, müzik ve folklor etkinlikleriyle genç nesillere kültür
aktarımı da hedefleniyor. Bal-Göç, Bursa’daki hemşerilerin ve göçmenlerin etkinliklerde aktif
olarak yer almasını önemsiyor. Bunun nedeni; “Çivi çıkar, pası kalır” misali, Balkanlarda azınlık
konumuna geldikten sonra yalnız başına bile olmanın suç olduğu yerde iki Türk’ün yan yana
gelmesi potansiyel bir tehlike olarak görülürken, Türk kimliği ve Türk Müslüman kimliğinin halen
bazı balkan ülkelerinde ikinci sınıfa atılan, itilen kakılan hiçbir değer verilmeyen ayrı bir grup
olarak algılanması. Bu algıyla bir araya gelmeleri engellenen göçmenler, bireysel başarılara
odaklanarak bir olmayı ve bir arada hareket etmeyi de çok fazla bilememektedirler.
Toplumsal aidiyet ve bir olma duygusunu güçlendiren bir başka gelişme ise, Balkanlardan
gelen göçmenlerin vatandaşlıklarını yeniden tesis etmelerini sağlayan çifte vatandaşlık konusudur.
Ancak Bulgaristan’daki vatandaşlık süreçleri, Türkiye’deki Bulgaristan vatandaşları için karmaşık
bir hal almış durumda. Bulgaristan yetkilileri yakın tarihlerde askerlik borçlanmasını kabul ederken
birkaç yıllık olanları hala sürüncemede bırakmışlardır. Bu durum Bulgaristan göçmenlerinin
Türkiye’deki yaşamını ve emeklilik haklarını da etkilemektedir. Türkiye’de yaşamı etkileyen bir
diğer konuda, e-devlet sisteminden soy ağacına erişimin bazı göçmenler içinde kolay olmamasıdır.
Bunun sebebi, Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç eden ailelerin bilgilerinin aktarılmaması. Sayın
Balkan, böyle bir durumla karşılaşmış olan göçmenlerin, Bulgaristan’da göç etmeden önce kayıtlı
oldukları belediyelere giderek talep edilmesi halinde kayıtlara ulaşılabileceğini söylüyor. Tabi bazı
kayıtların tahrip olma ve kaybolma ihtimali de göz önünde bulundurulmalı.
Tahribat soy kayıtlarının dışında eğitim konusunda da yaşanıyor. Bulgaristan gibi bazı
Balkan ülkelerinde Türkçe eğitimi konusunda zorluklar görülmekte. Bulgaristan yasalarında
Türklerin, “Türk Azınlık” yerine “Anadili Bulgarca olmayan topluluk” olarak geçmesi, “Türkçe”
öğretmeni talebinin karşılanamaması, öğretmen için belediyelerden bütçe ayrılmaması, eğitim
mevzuatında Türkçe dersini seçmeli ders statüsüne çekerek bir yıl öncesinden dilekçe verilmesinin
gerekli kılınması, verilen dilekçeleri almaktan uzak duran okul yönetimlerinin olması Türkçe
eğitiminden uzaklaşmaya neden oluyor. Balkan Türkleri, Türkiye’de Türkçe eğitim alarak her ne
kadar topluma entegre olmuş olsa da, Balkan ülkelerinde Türk kimliği ve dilinin korunması için
birlik olmak ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapmak gerekir. Türkiye, yapılacak iş birlikleri ile
Balkan ülkelerinde projeler geliştirebilir ve yerel yönetimlerde de kardeş belediyeciliği teşvik edebilir. Böylece, Türk kimliğinin korunmasını ve eğitim imkanlarının artırılmasına da katkı sağlanacaktır. Bu nedenle, Balkanlarda yaşayan kardeşlerimiz sorunlarını, haklarını, taleplerini hem Balkan ülkelerinde hem de uluslararası kuruluşlarda dile getirmelerini etkin kılmanın önemli noktalarından biri de siyasi yapılaşma ve bir olmaktır.