Ateşkes mi, Zaman Kazanma mı?
Dünya bir kez daha şaşkınlıkla izliyor: Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın açıklamasına göre İran ve İsrail arasında ateşkes sağlanmış. Ama ilginç bir detay var: İran hemen susacak, İsrail 12 saat sonra…
Bu nasıl ateşkes? Bu nasıl barış?
Bir ateşkeste iki taraf aynı anda silah bırakır. Ama bu defa biri 12 saat boyunca dilediğini yapacak, diğeri ellerini bağlayacak. Hangi akıl, hangi mantık bu eşitsizliği “barış” diye yutturmaya kalkar? İşte emperyal akıl tam da budur: Barış süsü verilmiş bir teslimiyet.
İsrail’in geçmişine bakın… Hep zaman kazanmak, hep son vuruşu yapmak derdindeler. Beyrut Limanı patlamasında da böyleydi. Gazze’de hep buydu. Şimdi Lübnan cephesinde, Suriye’de de aynısını deniyor. 12 saat boyunca ne yapılacak? İran unsurları mı hedef alınacak? Direniş hatları mı çözülecek? Yoksa dünya kamuoyu uyuşturulurken son “operasyon” mu tamamlanacak?
Bir ülke barış isterse, “Sen dur, ben biraz daha vurayım” demez. Bu ‘ateşkes’ değil, düpedüz hile, zaman kazanma, psikolojik oyun.
İran’ın bu şartı kabul ettiği iddiası dahi düşündürücü. Tahran’da hangi denge, hangi baskı bu boyun eğişe sebep oldu? Yoksa masanın altında başka pazarlıklar mı döndü? Hürmüz Boğazı’nın kapısı mı aralandı? Rusya-Çin ekseninden bir taviz mi alındı?
Trump açıklamasıyla neyi ima ediyor? Sahi, görevde olmayan bir başkan bu bilgiyi nasıl veriyor? ABD’de hangi odak yine gölgeden mesaj veriyor?
Sorular çok. Cevaplar sisli.
Ama gerçek net: Bu bölgede gerçek bir barış ancak adaletle gelir. Hileyle, oyunla değil. Tüm ateşkesler, tüm anlaşmalar bir günü kurtarır belki. Ama halkların kinini, acısını, öfkesini büyütür.
Bugün İran susarsa, yarın başkaları konuşur. Bugün İsrail vurursa, yarın başka bir bedel öder.
Orta Doğu toprağı sahte ateşkesleri değil, gerçek barışı bekliyor. O barış da adil olacaksa gelecek; yoksa bu “12 saatlik” tuzaklar, yeni felaketlerin habercisidir.
Dünya barış diye uyutulurken, bölgede başka hesaplar yapılıyor. Görelim bakalım, bu 12 saat kime ne kaybettirecek?