AK Parti’de yerleşik düzene devam
AK Parti’deki Olağan 8. Kongre’den beklenen değişim gerçekleşti mi?
Evet, bazı değişiklikler oldu. Ancak halktan edindiğim izlenim, söylendiği kadar büyük bir değişim heyecanının tam olarak karşılık bulmadığı yönünde.
Peki, neden yeterince değişim heyecanı oluşmadı? Halktan aldığım bilgiler, değişimin ana yönetimde yeni isimler ve yeni yüzler getirmemesi, eski kadroların yönetim makamlarında devam etmesinin hayal kırıklığı yarattığı yönünde.
Başkan vekilleri, parti sözcüsü, hukuk ve siyasi işler başkanı gibi birçok makamda değişim olmaması, günlerce süren “AK Parti yönetiminde önemli bir yenilenme ve değişim olacak” algısının çok altında kalındığını gösteriyor. Oysa AK Parti, parti yönetim makamlarında daha radikal bir değişime gidebilirdi.

Hukuk, uluslararası ilişkiler, ekonomi gibi alanlarda ülkemizin yetiştirdiği genç ve aktif birçok nitelikli vatan evladı parti yönetimine yeni yüzler olarak kazandırılabilirdi. Bu, siyaseten bir heyecan yaratabilirdi. Ancak görünen o ki, yılların eski isimleri ana yönetim makamlarını bir türlü boşaltmıyor ve yerleşik düzen devam ediyor.
Bu durum, AK Parti’nin kuruluş felsefesine de uymuyor. Siyasetin ilkelerinden biri değişim ve gelişim sürecini işletmektir. Elbette MKYK’ya yeni üyeler girmiş, ancak toplumsal beklenti partinin ana yönetim makamlarının, yani eski yüzlerin değişmesiydi. Bu kongreden asıl beklenti, yönetim makamlarının yenilenmesiydi. Ancak birçok makamda hiçbir yenilenme ve değişim yapılmadan siyaset eski isimlerle devam edecek gibi görünüyor.
“Yaşamda değişmeyen tek şey değişimdir.” Bu ilkeyle hareket ederek siyaset mutlaka yenileşmeyi gerçekleştirmelidir. Geçmişte birçok siyasi hareketin değişime direndiği ve zamanla yok olduğu unutulmamalıdır. “Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç beklemek akıllıca değildir.” AK Parti yönetimi, geçtiğimiz yılki mahalli seçimlerdeki kaybı dikkate alarak gerekli değişimi yapacak diye büyük bir beklenti vardı. Ancak bu beklenti yeterince karşılanmazsa, ilerleyen süreçte halk nezdinde bir faturaya neden olabilir.
Siyaset, değişime direnenlerin değil, değişimi yönetenlerin sahne aldığı bir alandır. “Önemli olan, geçmişin alışkanlıklarını geleceğin umutlarına feda edebilmektir.” Gerçek değişim, zihniyet dönüşümünü sağlamaktır.
Aksi takdirde, halkın sabrı tükendiğinde değişim, sandıkta zorunlu bir sonuç olarak kendini dayatacaktır.