Dolar 34,2592
Euro 37,6364
Altın 2.916,34
BİST 9.109,34
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 27°C
Parçalı Bulutlu
Bursa
27°C
Parçalı Bulutlu
Sal 28°C
Çar 27°C
Per 28°C
Cum 25°C

Afet Yönetimi ve Belediyelerin Yükü

4 Ekim 2024 09:34

Afet riski altındaki Marmara Bölgesi’nde, belediyeler hem deprem hazırlığı hem de mali yüklerle mücadele ediyor. Sürdürülebilir hizmet ve dayanıklılık için güçlü iş birliği ve mali destek şart.

2024 yılı Marmara Belediyeler Birliği (MBB) II. Olağan Meclis Toplantısı, Bursa’da “Afet Yönetimi” temasıyla gerçekleşti. Ancak, bu toplantıda sadece deprem ve afetlere yönelik stratejiler değil, belediyelerin giderek artan mali yükleri de ele alındı. MBB Başkanı Mustafa Bozbey, hem bölgeyi tehdit eden doğal afetlere karşı alınması gereken önlemleri hem de belediyelerin mali sorunlarını dile getirerek, toplantıyı geniş kapsamlı bir zemin üzerine oturttu.

Afet Yönetimi: Dayanıklılık ve İş Birliği Vurgusu

Toplantının ana gündem maddesi afet yönetimiydi. Marmara Bölgesi, Türkiye’nin ekonomik kalbi olarak biliniyor; ancak bu bölge, özellikle depremler olmak üzere büyük risklerle karşı karşıya. Başkan Bozbey, bölgenin ekonomik ve sosyal önemi üzerinde durarak, depreme hazırlığın sadece belediyelerin sorumluluğu olmadığını, merkezi yönetim, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının da bu sürece dâhil edilmesi gerektiğini belirtti. Bozbey, Marmara’nın deprem riskini “Türkiye’nin kalbini korumak” olarak tanımladı ve “Bu mücadele, siyaset üstü bir meseledir. Hepimizin omuz vermesi gereken bir görevdir,” dedi. Bozbey’in bu sözleri, afet yönetiminin yerel yönetimlerle sınırlı bir sorumluluk olarak görülmemesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.

Ancak, afetlere hazırlık ve risk yönetimi için yapılacak yatırımların uzun vadede büyük zararları önleyebileceğini belirten Bozbey, birçok belediyenin mali zorluklarla karşı karşıya olduğunu da vurguladı. Bu noktada toplantının ekonomik ve siyasi boyutu daha fazla öne çıktı.

Belediyelerin Sırtındaki Yük: SGK ve Vergi Borçları

Bozbey’in toplantıda dile getirdiği önemli sorunlardan biri de belediyelere yüklenen SGK prim borçları ve vergi yükümlülükleri oldu. Bozbey, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ödeneğinden 500 milyon TL’lik kesinti yapıldığını ve bunun belediyenin hizmet kapasitesini ciddi şekilde zorladığını belirtti. Sadece afet yönetimi değil, belediyelerin genel hizmet sunma kapasiteleri de bu mali yükler nedeniyle kısıtlanıyor. Daha da önemlisi, Bozbey’in dikkat çektiği gibi, bu borçların önceki dönemlerden kalan yük olarak yeni yönetimlere devredilmesi adil değil.

Bu durum, Türkiye’de belediyecilikte mali sürdürülebilirlik sorununu yeniden gündeme getiriyor. SGK ve vergi borçlarının uzun vadeli yapılandırılmasının zorunluluğu, birçok belediye başkanının ortak talebi haline gelmiş durumda. Bozbey’in vurguladığı üzere, siyasi parti fark etmeksizin birçok belediye maaş ödeyemez duruma geliyor. Bu, belediyelerin sadece hizmet sunumunu değil, aynı zamanda kriz yönetimi ve afet hazırlık süreçlerini de doğrudan etkiliyor.

Afet ve Finansal Dayanıklılık İç İçe Geçiyor

Bozbey’in toplantıda yaptığı konuşma, afet yönetimi ile belediyelerin finansal dayanıklılığı arasında doğrudan bir ilişki olduğunu gösteriyor. Deprem, sel ve diğer afetler gibi kriz durumlarında belediyelerin etkin bir şekilde müdahale edebilmesi için mali kaynaklara ihtiyaç var. Ancak, bu kaynaklar SGK borçları gibi mali yükler nedeniyle kısıtlandığında, belediyelerin afetlere yönelik hazırlık yapma kapasitesi de azalmış oluyor. Bir yandan Marmara gibi yüksek risk taşıyan bölgelerde güçlü bir afet yönetimi mekanizması kurmaya çalışırken, diğer yandan belediyelerin mali yükler altında ezilmesi, uzun vadeli çözümleri engelliyor.

Bu noktada, devletin yerel yönetimlere mali destek mekanizmalarını yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Afet yönetimi konusunda etkin bir planlama yapılabilmesi için belediyelerin üzerindeki finansal yüklerin hafifletilmesi, belediye hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından kritik önem taşıyor. Aksi takdirde, Bozbey’in de ifade ettiği gibi, bu mali yükler, belediyelerin hem afet öncesi hazırlıklarını hem de kriz anındaki müdahalelerini sekteye uğratacaktır.

Koordinasyon ve İş Birliği İhtiyacı

Toplantıda sadece mali konular değil, afet yönetiminde koordinasyon eksikliği de önemli bir başlık olarak ele alındı. AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, birçok kurumun afetlerle ilgili önemli çalışmalar yaptığını; ancak koordinasyon eksikliğinin bu çalışmaları verimsiz hale getirdiğini söyledi. Tatar’ın bu tespiti, yerel yönetimlerin ve merkezi otoritenin daha güçlü bir koordinasyon mekanizması oluşturmasının şart olduğunu gösteriyor. Marmara Belediyeler Birliği’nin bu alanda öncü bir rol üstlenmesi gerektiği sıkça vurgulandı.

Tatar’ın toplantıda kullandığı “Marmara, her yere yeter; ancak diğer bölgeler Marmara’ya yetmeyebilir” ifadesi, bölgenin ülke ekonomisindeki kritik rolüne dikkat çekiyor. Marmara Bölgesi, Türkiye vergi gelirlerinin %62’sini, imalat sektörünün %50’sini ve ihracatın %64,2’sini sağlıyor. Bu kadar büyük bir ekonomik yükün omuzlandığı bir bölgenin afetlere karşı dayanıksız olması, tüm ülke ekonomisini riske atabilir. Bu nedenle, hem ekonomik hem de sosyal dayanıklılık için Marmara’nın afet yönetimi süreçlerinde daha fazla desteklenmesi gerekiyor.

Belediyelerin İkilemi

MBB toplantısı, belediyelerin iki büyük sorununun altını çizdi: Afet yönetimi ve mali sürdürülebilirlik. Bu iki konu birbirinden bağımsız düşünülemez, çünkü afetlere karşı hazırlık yapmak da, kriz anında etkin müdahalede bulunmak da güçlü bir mali yapı gerektirir. Ancak, belediyeler hem SGK ve vergi borçları hem de afet yönetimi yükü altında giderek zorlanıyor. Bu yüzden, yerel yönetimlere sağlanacak mali esneklik ve afet yönetiminde güçlü koordinasyon mekanizmaları, belediyelerin bu ikili zorlukla baş edebilmesi için hayati önem taşıyor.

Afetler sadece fiziksel yapıları değil, belediyelerin mali yapılarını da sarsabilir. Marmara Bölgesi gibi risk altındaki yerlerde, yerel yönetimlerin daha fazla desteklenmesi, hem ekonomik hem de sosyal dayanıklılığın artırılması için bir zorunluluk haline gelmiştir. Hem hükümet hem de yerel yönetimler, bu ikili yükü paylaşarak toplumu afetlere karşı daha hazırlıklı hale getirebilirler.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.