Adaletin kalesi, hükümdar ve vezir dengesi
Tarihten günümüze devlet yönetiminde adaletin belirleyici gücü.
Tarihten günümüze devlet yönetiminde adaletin belirleyici gücü.
Devlet yönetimi, güçlü bir hükümdarın iradesi ile bilge bir vezirin adalet anlayışı arasındaki dengeye dayanır. Tarih boyunca nice büyük imparatorluk, adaletle yükselmiş; zulümle yıkılmıştır.
Adaletin mihenk taşı vezir; Hükümdar, devletin en tepesinde duran bir otorite figürüdür. Ancak yönetimin istikrarı, onun yanındaki vezirin bilgeliğine ve adaletine bağlıdır. Vezir, yalnızca bir danışman değil; yönetimin vicdanı, halkın sesi ve adaletin temsilcisidir. Hükümdarın yanlışlarına karşı durabilen bir vezir, devletin çürümesini engeller ve toplumu refaha taşır.
Tarih, adil vezirlerin devleti nasıl ayakta tuttuğuna dair sayısız örnekle doludur. Örneğin, Selçuklu’da Nizamülmülk, Osmanlı’da Sokullu Mehmet Paşa gibi devlet adamları, hükümdarlarının adalet terazisini dengede tutarak halkın huzurunu sağlamış, devletin güçlenmesine öncülük etmişlerdir.
Zalim bir vezirin devlete verdiği zarar
Ancak vezir adaletten saparsa, devletin çöküşü hızlanır. Çünkü vezir, hükümdarın en yakınındaki kişi olarak yönetimin damarlarını kontrol eder. Onun zulmü, yalnızca hükümdarı daha da despotlaştırmakla kalmaz, halkın devlete olan inancını da sarsar.
Tarihte, vezirlerin hırs ve çıkar uğruna devletleri nasıl felakete sürüklediğine dair pek çok ibretlik olay vardır. Memlükler’de devletin içine çöreklenen çıkarcı emirler, Osmanlı’da 17. yüzyılda rüşvetle yükselen liyakatsiz paşalar, zamanla imparatorlukların çökmesine yol açmıştır.
Zira adaletsiz bir yönetimde halkın güveni erir, devletin kurumları yozlaşır ve sonunda yönetim yapısı içten içe çürüyerek yıkılır. Devletin temeli adalettir; adalet yıkıldığında, en sağlam görünen yapılar bile yerle bir olur.
Günümüz dünyasında yönetim ve adalet
Bugün de benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Adalet terazisi bozulduğunda, toplumda huzursuzluk başlar, güven duygusu sarsılır ve devletin geleceği tehlikeye girer.
Halkın refahı, yalnızca yasalarla değil, yöneticilerin vicdanıyla da korunur. Bu yüzden devletin başındaki isimler kadar, onların etrafındaki danışmanların ve yöneticilerin adalet anlayışı da hayati öneme sahiptir.
Adil yöneticiler, zulme karşı ses çıkaran vezirler ve halkın hakkını gözeten devlet adamları olmadan, güçlü bir devlet inşa edilemez.
Tarih, bize şunu öğretmiştir: Adalet varsa devlet yaşar, adalet yoksa en büyük imparatorluklar bile yerle bir olup çöker.