ABD’nin küresel itibar krizi, güç, güven ve yalnızlık arasında sıkışmış bir devlet
“Trump, Zelenski ve Beyaz Saray: Güç Oyunlarının Yeni Yüzü”
“Devletler Çağında Güven Krizi: ABD Nereye Gidiyor?”
“Son günlerde yaşanan gelişmeler, uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski‘nin Beyaz Saray ziyareti sırasında yaşananlar, ABD’nin küresel politikadaki rolünü ve itibarını sorgulatacak nitelikte.
Basın toplantısının iptali, anlaşmaların imzalanmaması ve taraflar arasındaki gergin diyaloglar, ABD’nin ‘patron devlet‘ imajını derinden sarstı.
Peki, bu gelişmeler dünya siyasetini nasıl etkileyecek? ABD’nin küresel güç olma iddiası artık ne kadar gerçekçi?
ABD’nin küresel itibar krizi: ABD’nin son yıllarda uluslararası arenada yaşadığı güven kaybını özellikle Filistin Gazze’de gördük ve devamında da Trump yönetiminin “Amerika First” politikasının diğer devletler üzerindeki baskıcı ve tehditkar zorbalığına şahit olduk, böyle bir devlet bu kafayla fazla yaşayamaz.
Zelenski örneği üzerinden gidersek, ABD’nin müttefiklerine karşı tutumu çok çirkin bir davranış, Büyük devletler güven vermelidir haydut muamelesi yaparak sadece dünyayı karşına alır.
Güç ve hukuk ikilemi: Uluslararası hukuk ve teamüllerin güç politikaları karşısında nasıl zayıfladığını, “Patron devletler çağı” kavramı ve bunun dünya düzeni için ne kadar tehlikeli olduğuna tüm dünya şahit oldu.
Güç odaklı politikaların uzun vadede ABD’yi nasıl yalnızlaştırabileceğini zelenski örneğiyle de gördük.
Avrupa ve Dünya kamuoyunun tepkisi: Avrupa’nın yaşanan gelişmeler karşısındaki paniğini ve şokunu gördük, Batı dünyasının parçalanma riskini ve bunun küresel dengelere etkilerini ve Arap dünyası ve diğer bölgelerin ABD’ye bakış açısının nasıl değiştiğini zaman geçtikçe daha iyi anlayacağız.
Türkiye’nin yükselen rolü: Türkiye’nin bölgesel ve küresel politikadaki artan etkisini devlet başkanlarını ağırlarken gördük, ABD’nin “küreselden yerele” dönüşümü ile Türkiye’nin “bölgeselden küresele” yükselişini, Türkiye’nin bu süreçte nasıl bir denge politikası izlemesi gerektiğini daha iyi anlıyoruz.
ABD’nin yaşadığı itibar krizi, sadece bir devletin değil, tüm dünya düzeninin sorgulanmasına neden oluyor. Güç odaklı politikalar, kısa vadede kazançlar sağlasa da uzun vadede yalnızlaşma ve güven kaybıyla sonuçlanıyor. Bu süreçte, Türkiye gibi bölgesel güçlerin küresel arenada daha aktif bir rol üstlenmesi kaçınılmaz görünüyor. Ancak unutulmamalı, gerçek güç, sadece askeri veya ekonomik değil, aynı zamanda ahlaki ve diplomatik bir sorumluluktur.
Hukukun ve adaletin dışına çıkan devletlere bir kaç nasihat.
*Machiavelli: “Güç, meşruiyetini kaybettiğinde, yıkım kaçınılmazdır.”
*Winston Churchill: “Diplomasi, savaşın başka bir yolla devamıdır.”
*Albert Einstein: “Dünya, kötülük yapanlar yüzünden değil, onlara ses çıkarmayanlar yüzünden tehlikededir.”
Bu örneklerle yeni bir dünya düzenine ihtiyaç vardır, yok etmek değil, yaşatmaktır aslolan.