Cingi Bursa’da Rock’ın Kalbine İndi
Sahnedeki enerjisiyle olduğu kadar, röportajındaki içtenliğiyle de dikkat çeken Selçuk Sami Cingi, bilinçaltı, rock müziğin özü ve sahne önü kişiliğine dair sorularımızı yanıtladı.

Geçtiğimiz cumartesi günü Bursa’da verdiği akustik konserle izleyicilere unutulmaz anlar yaşatan Cingi, 70’ler ve 80’ler dönemi rock müzik coverlarıyla kulakların pasını sildi. Konser sonrası Bursa Ajansı muhabiri İrem Sönmezoğlu’nun sorularını içtenlikle yanıtladı.
“Dinleyicinin Tanıdığı Persona İle Yakın Çevrenizin Bildiği Kişi Arasında Tek Bir Ortak Nokta Kelime Seçseniz; O, Ne Olurdu?”
Dinleyici kitlesince çoğunlukla sahne imajıyla bilindiğini ifade eden Selçuk Sami Cingi, onu tanıyanlar ve dinleyenler arasında ortak bir kümede tanımlandığında kendini ifade edeceği ortak kelimenin “tutku” olduğunu kaydetti.
“Unutamadığınız Konser Anınız Var Mı?”
Yüksek Sadakat grubunda solist olarak sanatını icra ettiği dönemdeki konserlerinin unutulmaz olduğunu belirten Cingi şunları söyledi:
“Her büyük konser unutulmaz nitelikte değildir. Bir stadyum konseri de verebilirsiniz, bir bar konseri de. Önemli olan konserdeki dinleyici kitlesinin enerjisi ve tutkusudur.”
“Eğer Müzik Yapmasaydınız Kendinizi Hangi Alanda İfade Ederdiniz?”
“Eğer müzik yapmıyor olsaydım, kendimi ifade ettiğim alan ‘tıp’ olurdu.” Diyen Selçuk Sami Cingi, modern tıbba olan ilgi ve saygısını belirtti.
“Bilinçaltınız Size Bir Karakter Çizecek Olsaydı; O, Nasıl Bir Figür Olurdu?”
“Kendimi bilinçaltımda ne zannediyorum diye bir tanımlama yaparsam, aldığım motosikletlerin ön kısımlarını onlara benzeyecek şekilde aldığıma göre, Steve McQueen ya da Marlon Brando’nun bir karışımı olduğumu söyleyebilirim. Bilinçaltımda yer eden karakterler onlar olmalı.” Diyen Cingi, bilinçaltının derinliklerinde bilinç düzeyine yansıyan kısımların belirgin olduğu konusunda net bir düşüncesi olmadığını belirtti.
“Her Sanatçının Bir Gölge Yanı Vardır. Sizin Gölgeniz Şarkılarda Mı Yaşıyor, Sahnede Mi?”
Gölgesiyle barıştığını ve gölgelerinin belirgin olduğu dönemin 35 yaş civarı bittiğini belirten Cingi şunları söyledi:
“Ben gölgemle barışıp, kreatif sürecimle o gölge yanımın el ele verdiği bir dönemdeyim. Gölgelerimin son aktif olduğu dönem belki de 35-40 yaş civarındaydı. Gölge yanını susturup aydınlığa kavuşabilmek önemli ve zor bir süreç. O yaşlardan sonra, gölgem nedeniyle özgürlüğümün kısıtlandığı dönemi geride bıraktım. Bu, tamamen bireysel bir süreç değil; herkesin hayatının bir döneminde geçirdiği bir dönüşüm aslında.”
“Müziğe Yeni Başlayan Genç Müzisyenlere Ne Tavsiye Edersiniz?”
Bu süreçte gençlerin özellikle kendilerine iyi gelen müzik türü ve icra şeklini bulmalarının önemli olduğunu kaydeden Cingi, taklit etmenin kötü bir şey olmadığı, aksine orijinalliğin özünü bulabilmek için öncelikle taklit ederek başlamanın faydalı olabileceğini belirtirken, genç müzisyenlerin mutlaka onları mutlu eden alanlara yönelip, o alanlarda ilerlemelerinin kendilerini geliştirmek için doğru olan yol olduğunu söyledi.
Son olarak röportajın içeriği ve özenle hazırlanmış sorular için teşekkürlerini ileten Cingi, ilerleyen dönemdeki “Çığlık Ve Ritim” programına katılmaktan mutluluk duyacağını belirtti.
Haber: İrem SÖNMEZOĞLU