Dolar 36,5477
Euro 39,5846
Altın 3.386,69
BİST 10.422,24
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 23°C
Az Bulutlu
Bursa
23°C
Az Bulutlu
Sal 26°C
Çar 24°C
Per 27°C
Cum 29°C

Bursa Tabip Odası’ndan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü açıklaması

Bursa Tabip Odası Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu, 8 Mart 2025 Cumartesi günü saat 20.15’te BAOB’da gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla, kadınların emek ve bedenleri üzerindeki haklarına vurgu yaptı.

Bursa Tabip Odası’ndan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü açıklaması
10 Mart 2025 13:24

“Emeğimiz de bedenimiz de bizim! Varız, eşitiz, özgürüz” sloganıyla yapılan açıklamada, basın metnini Bursa Tabip Odası, Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu adına Elif Karan Ün okudu.

Kadınların sağlık alanındaki emeklerinin görünmez kılınmasına, çalışma hayatında maruz kaldıkları eşitsizliklere ve toplumsal cinsiyet temelli şiddete dikkat çekildi.

Dr. Elif Karan Ün kadınların sağlık alanında karşılaştıkları ayrımcılıklara karşı mücadeleye devam edeceklerini belirterek, eşit ve özgür bir çalışma ortamı için taleplerini yineledi.

Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratmak amacıyla düzenlenen etkinlikte, katılımcılar dayanışma mesajları verdi ve kadın mücadelesinin önemine vurgu yaptı.

 Basın açıklamasının tamamı şu şekilde;

Kadınlar, kapitalist erkek egemen düzene karşı emeğine sahip çıkmaya çalışırken, bir yandan da bedenlerine yönelen tahakküme karşı direniyor. Kapitalist patriyarkal düzen, kendini kadın bedeni üzerindeki politikaları ile yeniden ve yeniden üretmeye çalışıyor.

Yüz yılı aşkın süredir mücadelemiz büyüyor. “Varız, eşitiz, özgürüz” demeye devam ediyoruz! Sömürüye karşı kazandıkça, zincirlerimizi kırdıkça, eril hegemonik kapitalist düzen bizleri yaşamın her alanında aşağıya çekmeye çalışıyor. Bunun için bugün daha fazla dayanışma içerisinde, daha çok bir arada olmalıyız!

Neden mi?

İktidar uzun zamandır, Sağlık Bakanı’ndan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’na, kendine mensup farklı kişilerin onlarca farklı söylemiyle kadınların emeği ve bedeni üzerine söz kurmayı kendisine iş edinmiştir. Kadınların kariyerinin annelik olduğu üzerinden çalışma yaşamında ne kadar yer alacağımız, bakım görevlerimizi yerine getirmemiz için ne kadar “esnek” olacağımız, kaç çocuk doğuracağımız ve nasıl doğuracağımız üzerine söz söylemeyi kendine hak saymakta, sömürüyü ve eşitsizlikleri derinleştiren denklemleriyle durmaksızın hayatımızı yeniden kurgulamaya çalışmaktadır.

Hızını kesmeyen iktidar, yasal bir hak olan kürtajı kamu hastanelerinde erişilemez hale getirmiştir. Unutmayalım ki; kürtaj, karşılanmamış üreme sağlığı hizmetlerinin yarattığı bir gereksinimdir ve üreme sağlığına erişim kısıtlılığı da yine Sağlıkta Dönüşüm Programı ile mevcut sağlık politikalarının sonucudur. Kamu hastanelerinde hak olmasına rağmen kürtaj hizmetine erişemeyen kadınlar,  ya özel hastanelerde para ile bu hizmete erişmekte ya da merdiven altı kuruluşlar yahut kendi olanaklarıyla kadın sağlığının riske atıldığı koşullarda ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadırlar.

Bugün bütün bunlar yetmezmiş gibi 2024’ün sonu itibariyle açıklanan “Normal Doğum Eylem Planı”, “Aile Enstitüleri” ve “Nüfus Politikaları Kurulu” uygulamaları ile kadın, artışı hedeflenen nüfus politikalarının tam ortasına ve ailenin içerisine konumlandırılmıştır. Kadınların daha fazla doğum yapabilmesi hedefe konulmuş, bunun yanı sıra kadınların ne tür bir yöntemle doğuracağına dahi müdahale alanları açılmıştır. Üzerine 2025 “Aile Yılı” ilan edilmiştir.

Ne yazık ki bu eylem planlarının hiçbirinde kadının birey olarak kendi kararlarını alabilme hakkının esamesi okunmadığı gibi; kadın sağlığına ilişkin aşılama, üreme sağlığı hizmetlerine birinci basamaktan itibaren ücretsiz erişim gibi temel koruyucu sağlık hizmetlerindeki eksikliklere dair en ufak bir planlama yer almamaktadır. Aile kavramı içine indirgenen kadınların toplumsal, sosyolojik, tıbbi ihtiyaçları hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır.

Bir yandan mevcut sağlık politikaları sonucunda bebekler ölürken, nüfus artışı ülkemizin kalkınmasına mı, yoksa krizleri derinleşen kapitalist düzende yurttaşların daha fazla sömürülmesine mi hizmet edecektir; bu da ayrı bir tartışma konusudur.

Tüm bunların yanı sıra “Aile Yılı” başlığı altında halihazırda toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayamayan yasalara müdahale hazırlıklarına da girişilmiştir. Gündemde olan yasa tasarısında LGBTİ+’ların bırakın sağlık ve diğer yurttaşlık haklarına ilişkin alan açmayı, mevcut haklarının elinden alınması, hatta “LGBTİ+” denilmesinin dahi yasaklanması öngörülmektedir.

Devletlerin görevi yurttaşların haklarına erişimde etkin rol almak ve engelleri ortadan kaldırmaktır!

Tüm bu gidişatı kabul etmiyoruz, kabul etmeyeceğiz!

Kadınlar bedenleri ve emekleri için mücadeleye devam edecektir.

Bugün 14 Mart’a giderken, TTB olarak haykırıyoruz: Herkes için başka bir sağlık sistemi mümkün! Kadınlar, LGBTİ+’lar için başka bir sağlık sistemi mümkün! Kadınların ve LGBTİ+’ların ihtiyaçlarına kör olmayan, birinci basamaktan itibaren eşit, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde sağlık hizmeti mümkün. Nasıl mı?

En başta patriyarkal hegemonik dilden vazgeçilmesi ile, Cinsiyetlendirilmiş tıp eğitiminin eşitlikçi hale getirilmesi ile, HPV aşısının ve kadın sağlığını ilgilendiren tüm koruyucu sağlık hizmetlerinin ücretsiz ve ulaşılabilir hale getirilmesi ile,Kadına yönelik şiddete karşı yasaların ve uluslararası sözleşmelerin etkinleştirilmesi, İstanbul Sözleşmesi’ne dönülmesi, 6284’ün etkin uygulanması ile, Sağlık alanı dahil tüm çalışma alanlarında şiddetin ve mobbingin önlenmesi, çalışma alanlarında kadınların ihtiyaçlarının gözetilmesi ile, Kadın emeğindeki eşitsizliklerin ve sömürünün engellenmesi, çalışma alanlarına ve yönetim kadrolarına kadın kotası getirilmesi, cinsiyetsizleştirilmiş bir çalışma hayatının eşitlikçi şekilde desteklenmesi ile, En başta ücretsiz üreme ve cinsel sağlık hizmetlerine, kürtaja erişime dair engellerin kaldırılması ile, Kadınlar ve LGBTİ+’ların özgün sağlık ihtiyaçlarının tanınması ve erişimdeki engellerin kaldırılması ile,

Sağlığa daha fazla bütçe ayrılması ile mümkün!

Hayatımız, emeğimiz, özgürlüğümüz için eşitlik istiyoruz!”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.